Dakika 2. Felipe Melo şut atıyor, kaleciden dönen topu Burak gole çeviriyor. İşte Galatasaray gerçeği golden sonra ortaya çıkıyor... Anlayanlar için!
Golü atan Burak ama golden sonra birbirine sarılmayan yedekler de dahil hiçbir futbolcu yok. Başarı işte burada. Takım oyunu oynuyorsan ve birbirinin hatasını kapatıp, beraber seviniyorsan, mutlaka zafer kazanırsın.
Galatasaray yıldız topluluğu ama takım oyununu hiçbir zaman bırakmıyor. Zaten takım oyununu iyi oynarsan, yıldızlarının farkını da görürsün.
Yabancı futbolcu mezarlığına dönmüş Türkiye’de Drogba herkese örnek bir şekilde parlıyor. Efendim yaşı çok ilerlemişmiş... İnsanda insanlık vasfı ilerlemişse yaş çok da önemli değil. Geldiği günden beri sert girene dönüp bakmadı bile? Pas atmayan arkadaşına kızmadı ve oyun süresince elinden geleni verdi. Zaten futbolculuğu da ekstrası!
Drogba örnektir ve kendisini kutluyorum. Şu ana kadar gençlerin örnek alacağı bir tavır sergiliyor. Ayrıca takımına da attığı gollerle katkı sağlıyor.
Ama ilk yarıda ortaya çıkan bir gerçek; ileri uç ne kadar iyi ise savunma o kadar açık veriyor. Şampiyonluğun en büyük adayı Galatasaray’a bu hiç yakışmıyor.
Elazığspor ilk yarıda müthiş bir direnç gösterdi. İlk yarı için söylenecek tek şey taraftarın futbolculardan daha iyi oynadığıdır. Tabi yaptığı bariz hatalarla Drogba’nın iki golünü hazırlayan Bilica’yı da unutmamak lazım...
İlk 45 dakikadaki futbola ve 26 dakika içinde atılan 4 gole bakınca ikinci yarıda daha fazla gol olur diye bekledik ama olmadı...
63’te Murat Akyüz’ün ceza sahası içinde Burak’a yaptığı bir hareket vardı ki tartışmasız penaltıydı. Ancak Bülent Yıldırım gibi üst düzey bir hakemimiz bu pozisyona “devam” dedi. 0-0 olsa aynı kararı verebilecek miydi? Bence hayır! İşte Türk futbolunun belki de en büyük yarası bu. Hakemlerimiz durumdan vazife çıkarıyorlar. Ortada bir cinayet var ama biri müebbet, diğeri 6 ay, bazısı beraat veriyor! Hakem kararlarında istikrarı yakaladığımız gün bu tür saçma tartışmalara da son vermiş olacağız.