Drogba olmasa Galatasaray ne yapar düşünmek bile istemiyorum. Savunmada, orta sahada, hücumda hep o. Sahada basmadık yer bırakmıyor.
Dün öğleden sonraki maçta Mehmet Özdilek’in taktiği gereği Gençlerli futbolcular çok sert oynadı Drogba’ya karşı. Hatta devre sonuna doğru sahayı sedye ile terketmek zorunda kaldı. Ama aynı Drogba, beraberlik golünü attı. Ben Juventus maçı sonrası “Takım yorgundu” mazeretini kabul etmem. Yorgun olması gerekenler varsa seyircidir. Her Allah’ın günü en az 8 saat mesai yapan insanlardır. Sen haftada bir ya da iki kez top oynayacaksın, günde iki saat antrenman yapacaksın, sonra da maç trafiğinde “yorgun düştüm” diyeceksin. Buna kimseyi inandıramazsın.
Galatasaray, Muslera’nın geriye dönmesi için gün saydı. Ama dün Muslera’nın yediği o golü örneğin Ufuk yemezdi. Golden sonra Galatasaray beraberlik için hemen hiç bir şey yapmadı. Top sahada dolandı, durdu. Eğer hata arayacaksak, 3-5-2 düzeninde şart olan Riera’yı oynatmamasında aramamız gerek. Mancini, Eboue’nin yerine Sabri’yi çekip, Hakan Balta’nın yerine de Riera’yı sürebilirdi. Juve maçının en iyi oyuncularından biriydi Riera..
Galatasaray sadece bir devre futbol oynuyor. Nitekim ikinci yarı kendine geldi. Gençler’in üstüne gitti, beraberliği yakaladı. Bundan sonra da birbirinden garip goller kaçırdı. Geçen yılın “Gol Kralı” Burak boş kaleye vurmadı, itekledi sanki. Onun dışında Gençler kalecisi Ramazan belki de en iyi maçını oynadı. Gollük şutlar çıkardı, takımına güven verdi. Olağan koşullarda bu Galatasaray’ın bu Gençlerbirliği’ni farklı yenmesi gerekir. Ama futbol bu işte. Eğrisi doğrusuna denk geliyor, en az üç farkla alacağınız maçı güç bela berabere bitiriyorsunuz.
Mancini{nin şunu bilmesi gerekir, Avrupa’da başarılı olacaksan, hatta Avrupa’ya adımını atacaksan önce Türkiye Ligi’nde zirveye oynaman gerek. Yoksa önümüzdeki yıl Şampiyonlar Ligi’ni unutup güç bela Avrupa Ligi’ne demir atabilirsin. Bu arada Galatasaray kongre üyesi Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav’a geçmiş olsun diyor, acil şifalar diliyorum.