İstanbul Caz Festivali’nde yarın bambaşka bir blues konseri var... Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’ndeki bu konserin başkalığı müzikten, yorumdan ya da performanstan kaynaklanmıyor...
Müzisyenin ta kendisinden kaynaklanıyor: The Copper Bottom Band ile birlikte sahneye çıkacak olan İngiliz aktör Hugh Laurie’den! Laurie televizyon dünyasının en ünlü ve en çok kazanan aktörlerinden biri, birden fazla televizyon kanalı olup da “House” dizisinin yayınlanmadığı bir ülke yok gibi!
“House”daki nev-i şahsına münhasır doktor rolüyle o kadar başarılı ve o kadar ünlü oldu ki sokakta Laurie’ye rastlasak koşup derman dilenebiliriz! Yarın akşam da Dr. Blues rolüyle kalbimize bakacak!
Sakın müzisyenliğini şöhretinin bir yan etkisi sanmayın. Adettendir birçok ünlü oyuncu müzikte de iddialıdır, birçok şarkıcıya da filmlerde rol verilir. Ama Laurie’ninki hakiki bir iddia çünkü İngiltere’den gelip Amerika’da blues yaparak tereciye tere satıyor. 2011 tarihli “Let Them Talk” ve 2013 tarihli “Didn’t It Rain” albümleri listelerde ilk sıralara dek yükseldiğine göre iyi de satıyor! Kayıtlarda dinlediğimiz Laurie, besteleriyle de yorumuyla ilgiyi hak eden bir müzisyen. Ayrıca konserlerinde şovmen yanını ortaya çıkardığı, mizah ve doğaçlama yeteneğiyle izleyiciyi avucuna aldığı da söyleniyor. İstanbul izleyicisinin coşkusu da düşünülürse yarın akşam Açıkhava’da bizi çok keyifli bir konser bekliyor.
Ekranın en ünlü doktoru Hugh Laurie, gençliğinde baba mesleği doktorluk yerine yine babasından özendiği kürek sporuna adamış kendini. İngiltere’nin o anlı şanlı Eton College’da, Cambridge Üniversitesi’nde öğrenim falan gözünde değilmiş, varsa yoksa kürek! Bir rahatsızlık onu babası gibi Olimpik madalyalı bir kürekçi olmaktan alıkoyunca üniversitenin oyunculuk klübüne başlamış.
Footlights’a klüp deyip geçmemeli: Laurie ile aynı devreden çıkan iki oyuncudan biri uzun süreli ortağı, diğeri ise sevgilisi oldu. Ve ikisi de Laurie misali İngiltere’nin uluslararası alandaki en ünlü oyuncularından: Stephen Fry ve Emma Thompson! John Cleese ve Sacha Baron Cohen de Footlights’tan yetişme.
Herkesin onu Amerikalı sanmasına neden olacak kadar mükemmel aksanını müzik kulağına borçlu olan Laurie, İngiliz televizyonlarının gözde şovmenlerindendi Hollywood kariyerine başlamadan önce. Stephen Fry ve Emma Thompson ile birlikte komedi üçlüsü oluşturup, ‘80’li yıllarda İngiltere’de birçok programa çıktılar. Thompson, sinemada müthiş bir kariyere sahip oldu. ‘90’lı yıllarına en önemli aktrisleri arasına girdi. Kenneth Branagh ile evliliği ve işbirliği çok olumlu sonuçlar verdi. Kulüp arkadaşlı “A Bit of Fry and Laurie” ve “Jeeves and Wooster” adlı şovları yaptılar televizyonlarda. Laurie, tek başına çalışmalarında da birçok sevilen karakter yarattı. Rol aldığı sinema filmleri içinde “Aşk ve Yaşam / Sense and Sensibility”, “101 Dalmaçyalı / 101 Dalmatian” ve “Küçük Kardeşim / Stuart Little”ın iki bölümü dışında pek de dişe dokunur bir şey yok. Ama iş seslendirmeye gelince üzerine yok! Canlandırmaların aranan seslendirme yıldızlarından biri, Laurie.
Spor ve iki sanat dalı Hugh Laurie’yi kesmedi. Anne mesleği yazarlıkta da yeteneğini gösterdi. “The Gun Seller” adlı casus romanını yazdı. Senaryosu için de kolları sıvadı. “The Paper Soldier” adlı ikinci romanı 2009’dan beri yayın sırasını bekliyor, son gelen haberler 2015’te çıkacağı yönünde.
55 yaşındaki James Hugh Calum Laurie, başarısı nedeniyle çok uzun süre devam eden “House” dizisinin yorgunluğunu blues konserleriyle atayım demedi, sırada bir film projesi var. Brad Bird imzalı bilimkurgu filmi “Tomorrowland”da ekranların fantastik dizi yıldızı Britt Robertson ve George Clooney ile birlikte oynadı.
Önümüzdeki dönemde Laurie’yi daha çok izleyecek, dinleyecek ve okuyacağız.