*Londra'dan Süheyl Ahmed isimli ve yıllarca Türkiye'de okumuş ve aslen Pakistanlı olan bir okuyucu, Londra Belediye Başkanı yine Pakistan asıllı olan Sâdıq Khan'ın Gazze'de 'ateşkes' yapılması yönündeki çağrılarını İngiltere Hahambaşı olan Yahudi ruhbanı, 'sorumsuzluk' diye eleştirdiğini belirterek, 'Bunlar kana susamış kimseler.. Onların bağlı oldukları ve tahrif edildiğine inandığımız -ellerindeki- Tevrat'tan bölümler okuyan ve gerçekte bazı Yahudi grupları tarafından 'ateist bir siyonist Yahudi' olarak nitelenen Netanyahu gibi kişilerin İşayâ bölümünden 'düşmanlarınızın bebeklerini, kadınlarını, hayvanlarını, sürülerini, canlı namına her neleri varsa hepsini öldürün, evlerini-bahçelerini yakıp-yıkın dümdüz edin..' şeklindeki lafları niye okumasın?' diyor..
--Evet, aynen öyle.. Esasen, 7 Ekim'de Hamas'ın hiç beklemedikleri tuzağına düştükleri anda, bir deliye dönen Netanyahu'nun ilk intikam sözlerinde de 'Gazze'nin dümdüz edileceğini' söylüyordu ve demek ki o sözleri de o zaman oradan almış..
*
*Bursa'dan İbrahim Karacabeyli isimli okuyucu diyor ki: 'İsrail'in 7 Ekim'de târûmar olduğu Hamas saldırısı sonrasında, emperyalist dünyanın birçok devletleri İsrail rejiminin yanında olduklarını sadece sözle değil, silâhlarıyla- donanmalarıyla ortaya koyduklarında, Azerbaycan'ın da, İsrail'i desteklemesi yüreğimize oturdu. Gerçi, daha sonra 'Türk Devletleri Topluluğu' toplantısında benzer bir iddiada bulunmadılar, ama, hoş olmadı..
--Bu muhterem okuyucumuzun duygularını anlamak zor değil.. Biz de bu konuyu Azerbaycanlı bazı dostlarla konuştuk, her ne kadar resmî bir görüş sayılmasa da.. Onlar durumu şöyle izah ediyorlardı: Biliyorsunuz, Karabağ başta olmak üzere çevresini 29 yıl boyunca kurtaramamıştık..
Nihayet üç sene önce Türkiye'nin de desteğiyle koğduk.. Ama, bundan, Hristiyan dünyası çok rahatsız oldu.. 'Kafkaslar'da Doğu Hristiyanlığı'nın kahraman bekçileri' olarak nitelenen Ermenilerin Karabağ'da yenilgiden kurtarılması için, Amerika'daki en etkili üç lobi olan Yahudi, Rûm ve Ermeni' lobilerinden 'Rûm ve Ermeni' olanlar Ermenistan'a var gücüyle destek verdiler.. Biz de Yahudi lobisinin desteğini kazanmayı denedik. Yani bir diplomasi satrancı.. Ama, kabul edersiniz ki, devletler, kendilerini korumayı ön planda tutarlar ve bir takım tâvizler verirler.. Türkiye de NATO'ya güle-oynaya mı girmişti?' diyorlar..
Evet, Azerbaycanlı bazı yorumcular da resmî görüş adına olmasa bile böyle de düşünüyorlar. *Bursa'dan Yavuz Yeğenzâde ve İstanbul'dan Necmeddin Şirvanî diyor ki: 'Amerikan eski başkanı Trump'ın, Süleymanî'yi öldürmelerinden sonra, İran'ın, sırf karşılık vermiş görünmek için, Amerika'ya hedefini bulmayan bazı atışlar yaptıklarını iddia etti, geçen hafta.. Böyle bir oyun olabilir mi? İran tarafı bu konuda ne diyor?
-- Trump'ın iddialarının gerçek olmamasını temenni ederim. İran makamları bu iddiayı, resmen ciddîye almış gözükmüyor.. Ciddî bir devlet, böyle , 'zevahiri kurtarmak için ben sana füze atmış gözükeyim, itibarı kurtarayım..' diyemez. Öyle zaaflar sergilerse, kendi ayağına kurşun sıkmış olur ve hattâ halk ayaklanmaları bile patlak verebilir..
*İzmir'den Aydın Kirazcı ve Sivas'tan Şahin Ekici isimli okuyucular Gazze konusunda 'İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan bir şey bekleyebilir miyiz?' diyor..
--Gönül ister ki, bu hususta kalbden gelen bir 'elbette..' demek istenir. Ama, halkı Müslüman olan devletlerin pek çoğunun başındakiler, emperial güçlerin kondurması rejimler.. Her devlet, kendisini, en önemli siper olarak görüyor.. Halbuki, İslamî mânâda, şer'î mânada, hepimizi bağlayıcı bir karar mekanizması olmadıkça, birlikte hareket etmek, kolay değil.. Emperyalist şeytanî güçler de esasen bu zaafımızı bildikleri için böyle yükleniyorlar üzerimize.. Ve 100 sene öncelerde de, ıslah edilmesi mümkün bir kurum, tamamen safdışı edilerek, emperyalistlere isteklerini altın tepsi içinde sunduk.. Ve onlar Hristiyanı- Yahudisi, hep bir araya geldi,; ama, biz Müslüman ülkeler olarak kendi içimizdeki iç ihtilafları, bu ağır şartlarda bile kenara koyamıyoruz..
*