Türkiye Kupası’nda oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinde yaşanan kötü tablonun ardından, iki camiadan da gelen ve ezeli rekabete yakışan beyanatları sevdim.
İlk önce Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, “Ne olursa olsun biz bu olayların içinde bu şekilde yer almamalıydık. Kendi adıma tüm spor kamuoyundan özür diliyorum. Fenerbahçe’ye de kupada başarılar diliyorum” dedi.
Ardından Fenerbahçeli yönetici Şekip Mosturoğlu, “Ben Fenerbahçeli bir yönetici olarak bu özrü kabul ediyorum. Kendi adıma hatam varsa özür diliyorum” cevabını verdi. İki yöneticinin bu sözleri alkışlanır. İşte ben böyle büyük kulüp başkanlarını ve yöneticilerini seviyorum. Kolay değil, 100 yılı devirmiş olan iki camia, “et tırnaktan ayrılmaz” misali dost olduklarının farkına daha yeni uyandılar.
Müsabaka nasıl geçerse geçsin. Bunun sonucu dostluk mesajı vermektir. İşte böyle dostluk mesajları verildiği için hem Mosturoğlu’nu hem de Orman’ı bir Fenerbalçeli eski futbolcu olarak canı gönülden kutluyorum.
Eğer böylesine hoşgörülü karşılıklı sözler sarfedilirse tribünler de kendilerine çeki düzen verirler.
Yıllardır taraftar gruplarının maç öncesi ve sonrasında birbirlerine cihat ilan edercesine kötümser tablolar çizmelerdinden bıktık ve sıkıldık. Artık yeter diyoruz. Özlenen dostluğun fitilini ateşleyen de ilk önce Fikret Orman, sonra Şekip Mosturoğlu oldu.
Gönül isterdi ki, Aziz Yıldırım da aynı şekilde ifadeler kullanmış olsun. Ama ondan ne ses ne de seda çıkmadı.
Beşiktaş kadro ve takım oyunu olarak Türkiye liglerinin en iyi futbol oynayan takımı. Sonra da Başakşehir geliyor. Fenerbahçe’nın kör topal giderken, sarılacağı bir tek yer kalmıştı. O da Türkiye Kupası’ydı. Kazanılmış olan maçtan sonra herkesin bunu saygıyla karşılaması lazım. Dolayısıyla böylesine başlangıç noktasında futbol tarihine de imza atan 3 Büyükler tabir edilen Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’ın artık el ele, kol kola ve omuz omuza başkanlar nezdinde şeref tribünde maçları beraber izlemelerini bekliyoruz.