Başımızda onca gaileler varken bir de dostların güllesine maruz kalmak ne acıdır.
Siyasi hareketimizin liderinin ve hükümetimizin bizatihi kendisinin türlü hilelerle ve kumpaslarla tasfiye edilmek istendiği bir dönemde içimizdekilerin saldırılarına maruz kalmak ne yaman bir imtihandır.
AK Parti olarak yedi düvele ve onların içerideki uzantılarına karşı cansiperane direndiğimiz bir dönemde mahallemizden o birilerinin çıkardıkları seslere bakın hele!
Sürekli iç meselelerimizi kaşıyorlar.
Liderimiz Erdoğan’ın şahsını hedef alıyorlar.
Ne iyilik varsa onların, ne kötülük varsa da Erdoğan’ın!
Hep onlar haklı!
Müthiş bir egoyla saldırıyorlar.
Her şeyin merkezine bir tek kendilerini oturtuyorlar.
Daha düne kadar kendileri partinin en tepe noktasındaydılar.
Sadece partinin değil, kabinenin de daimi üyelerindendiler.
Ne hikmetse bugünlerde fark ettiler Erdoğan’ın partiyi nasıl yanlış bir mecraya sürüklediğini ve ilk kuruluş felsefesinden uzaklaştırdığını!
Yazdıklarıyla tescilli Erdoğan/AK Parti düşmanı Sözcü’nün sürmanşetine taşınmaktan rahatsızlık duymuyorlar besbelli.
Kandil’deki terör baronlarının övgüsüne mazhar olmak da onlara ağır gelmiyor anlaşılan.
Sanki yazacak başka konular yokmuş gibi sürekli iç meselelerimiz üzerinden Erdoğan liderliğini hedef alıyorlar.
***
İlginç bir mantıkları var bu zevatın.
Mesela, bir dönem partinin üst düzey yöneticilerinden biri istifa ettikten sonra HADEP’te siyaset yapmaya başladı.
O zat kendini haklı göstermek için şöyle bir argümanın arkasına yaslandı: “Bir dönem kurucusu ve yönetici olmaktan onur duyduğum partim Kürt meselesinde kuruluş felsefesinin dışına çıktığı için ayrıldım.”
Şimdi parti ve hükümet dışında kalan ama istifa etmeyip AK Partililik kimliğini taşıyan birisi de kendini haklı göstermek için bu kez din-siyaset denklemi üzerinden ilginç bir argüman geliştirdi.
Dindar kimliğiyle temayüz etmiş bu siyasetçinin Erdoğan’a yönelttiği suçlama ilginç ötesi: “Din üzerinden siyaset yapıyor.”
Dini siyaset alet etmenin bir eski AK Partili yönetici/bakan tarafından dile getirilmesinin bilumum Erdoğanfobikler için nasıl bir malzeme oluşturduğuna varın siz karar verin...
O siyasetçi sadece kendini haklılaştırmak için değil aynı zamanda malum çevrelere şirin görünmek adına öyle bir örnek veriyor ki doğrusu insan acıyor kendisine.
Mealen dediği şu: “Partinin kuruluş aşamasında ben Erdoğan’a Milli Görüş çizgisinde din üzerinden siyaset yapmayan, yani dini siyasete alet etmeyen bir parti kurulursa destek veririm dedim. AK Parti bu anlayış temelinde kuruldu. Ama görünen o ki bugün geldiği noktada Erdoğan din üzerinden siyaset yapıyor. Vs..”
Bu siyasetçinin itiraz noktası görüldüğü üzere bir önceki yöneticinin itiraz noktasından farklı olsa bile mahiyeti itibariyle aynı: “AK Parti kuruluş felsefesinden ayrıldı. Bugünkü AK Parti bizim kurduğumuz parti değildir.”
***
AK Parti ne Kürt meselesinde kuruluş felsefesinden koptu, ne de din üzerinden siyaset yapan, hele hele dini siyasete alet eden bir anlayışa doğru savruldu.
Her iki iddia da bahsi geçen kişilerin kendilerini haklı göstermek için başvurdukları bir bühtandan ibarettir.
Belli ki onlar için bir tek nefisleri önemli...
Erdoğan’ın hep en yakınında bulunanlar kendileriydi.
Dünyevî makamların tümüne Erdoğan sayesinde sahip olanlar da kendileriydi.
Şimdi de kalkmış sabah akşam Erdoğan’ı suçluyorlar.
Dillerini ve kalemlerini Erdoğan’ı itibarsızlaştırmak için kullanıyorlar.
Bilmiyorlar ki asıl kendilerini itibarsızlaştırıyorlar.
Kendilerini tüketiyorlar.
Bugün partide üst düzey yönetici ve kabinede bakan olarak kalsalardı başka türlü konuşacak olanların bugün bu türlü konuşmaları insanlık adına da, Müslümanlık adına da, dostluk ve vefa adına da çok büyük bir eksikliktir.
Dost görünümlü bu gülleler bumerang gibi sahiplerini vuruyor asıl.