Türkiye’de darbe süreci yaşanıyor. Adını doğrudan koyalım bunun adı “darbe süreci”dir!
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağırıldığı 7 Şubat 2012’den Gezi kalkışmasının başladığı 30 Mayıs 2013’e kadar örtülü...
Gezi’den bu yana açıktan Türkiye’de bir darbe süreci yaşanmaktadır.
Milletin oyu ile iktidar olanlar, demokrasi dışı güçlerle girilen ittifaklarla alaşağı edilmeye çalışılıyor.
Görünür tekil hedef doğrudan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan. Onun şahsında yeniden “milli”, yerli”, “bağımsız” bir Türkiye hayali olan tüm kesimler darbenin hedefi!
Bütün enstrümanlar kullanılıyor. Bütün değerler tüketiliyor. Kavramların içi boşaltılıyor.
Farklı farklı kesimleri bir araya getiriyorlar.
Ortak düşmanı bertaraf etmek için kol kola girip her türlü çirkinliği yapıyorlar.
Toplumsal kesimlerin birbirine düşmanlaştırılması için türlü oyun...
Legal yapıları illegalize etmek için türlü manevrayı yapıyorlar..!
7 Haziran’dan önce HDP’nin Meclis’e girmesiyle Ak Parti iktidarının sonlanacağı hesabı üzerinden siyaset mühendisliğine soyundular ve başardılar.
Yeniden seçim sürecinde PKK terör örgütü ve DAEŞ üzerinden kan dökerek, tehdit ederek, şehirlerimizde huzuru kaçırarak darbe sürecini yönetmeye kalktılar.
Şimdi 1 Kasım’a birkaç gün kala “İç savaş” söylemi ile fay hatlarına dinamit yerleştiriyorlar!
İç savaş çığırtkanlarına inat...
Erdoğan düşmanlığı ortak paydası altında toplanan ve kol kola girenlere inat...
Memleketi dışarıdan ve içeriden kuşatanlara inat...
Ortak mayamız İslam üzerinden, vatan, millet sevgisi üzerinden yeniden bu memleketi kuracağız.
Bu bakımdan 7 Haziran öncesi yaptığının aynısını yapanlara inat...
“Dost ateşi” altına alınanların yanında yer alacağız.
Zira, bizim ne gidecek başka bir vatanımız, ne başka bir kimliğimiz var!
DAEŞ’e siz iklim oluşturdunuz
Diyarbakır başta olmak üzere DAEŞ terör örgütüne yönelik operasyonlar Türkiye’yi bu terör örgütü ile ilişkilendirenlere büyük bir mesajdır.
Sıcak çatışma üzerinden değil ama DAEŞ’in bu topraklarda nasıl olup da örgütlenebilmesinin nedenleri üzerine iki şey söylemek isterim.
Birincisi, meşru muhalefet kanallarını tıkarsanız karşınızda illegal yapıların güçlendiğini görürsünüz. Fakat, bu gerçeğin ötesinde bir el... hadi adını da koyalım, “Türkiye’de darbe süreci”nin içinde olan bir el, dindar Kürtleri yok Tahşiye yok başka bir kumpas ile bertaraf etme yolunu tercih ederse DAEŞ gibi ne idüğü belli olmayan örgütlerin önü açılmış olur. Sosyolojimiz DAEŞ’in gelişimine engeldir ama yine de bu proje uygulanmıştır.
İkincisi, MİT TIR’ları üzerinden Türkiye’yi terörle ilişkilendirmek isteyenler yeni fazda memleketin içine taşınmış DAEŞ terör örgütü eliyle NATO’yu ve Birleşmiş Milletleri harekete geçirmek istiyor olamazlar mı?
Ali Bulaç’ın NATO’ya “gel gel” dediği yazıyı hatırlayın!
1 Kasım’a 3 gün kala tahminim: HDP yüzde 12 olmaz
Hepimiz seçim toto oynuyoruz. Benim de bir tahminim var elbet. Yurt dışı oylarının 250 bin civarında arttığı ve katılımın 7 Haziran’ın üzerine çıktığını görünce...
1 Kasım’da seçime katılım oranının yüksek olacağını...
HDP’nin yüzde 12’yi bulamayacağını...
MHP’nin en az 2 puan düşeceğini öne sürüyorum..!
Milletin istikrar için merkeze yöneleceğini Ak Parti ve CHP’nin oylarının artacağını söylüyorum.
Ak Parti’nin kıl payı iktidar olacağını düşünüyorum.
Bakalım ne olacak...
Siz ne dersiniz?