Yaşadığımız dönem bir dönüşüm sürecidir. Bununla kastettiğimiz şey, bugüne kadar tartışılmasının bile ihanet sayıldığı düşünceleri tartışmak ama amacın onları küçültmek olmadığıdır. Bu düşünceler, şüphesiz etkin olduğu dönemler için geçerliydi ama daha sonra bunların değişmesi bir ihanet değil gelişim sayılmalıdır. Bu düşüncelerin diğer bir özelliği ülkemizi kontrol etmek isteyen güçlerin bu düşünceleri kamuflaj olarak kullanmalarıdır. 1960 darbesi esnasında bir üniversite öğrencisiydim ve bazı siyasi örgütlerin ortamı hazırlamak için öğrencileri kullanıldıklarını gördüm. Bir ara taşra öğrencileri geldiği yerlere gönderildi, ben de onlardan biriydim. O sırada arkadaşım olan eşime yazdığım bir mektupta olaylara karışmamasını, çünkü bu olayların bir siyasi hedefin aracı olarak tezgahlandığını yazdım. 1980 darbesi ise Demirel’in dışa kapalı olarak yürüttüğü ve kalkınma hedefli politikasını değiştirmek ve ekonomiyi dünya ekonomisiyle bütünleştirmek içindi. Özal bunu ülkeye zarar vermeyecek tarzda yapabilecek kişiydi ve yönetimi ele geçirdi. Ama darbecilerin onunla uyuşması zordu çünkü arka planda başka bir hedef vardı. Özal’ın yönetici olması ülkenin bir başarısıydı. Ancak bunun da bertaraf edilmesi düşünüldü ve tüm siyasi üst yapı değiştirildi. Onun öldürüldüğü söyleniyor, elimizde bir delil yok ama sonuçlar ölümle ya da cinayetle de olsa ülkeyi kontrol etmek isteyenlere başarı sunuyordu.
Günümüzde ise ülkeyi parayla kontrol etmek isteyenlerle bağımsız yaşamak isteyenler mücadele ediyor. Parayı kullananlar ülkemizde uzun zamandır örgütleniyorlar ve önemli bir güce sahipler. Bana göre, bu yapı,geçmişte ülkelerin kontrolündeydi, şimdi küresel sermaye tarafından kontrol ediliyor.
Geçmişte halk bir dağdır ve duyduklarınız sizin söylediklerinin yansımasıdır demiştim. Halkın, dünyadaki karmaşık olayları analiz etmesi beklenmez ve bu bir eksiklik değildir. Bu nedenle ülkeyi kontrol etmek isteyenler kendi seslerinin yankılanmasına çalışırlar. Medyadaki egemenliklerinin sebebi de budur. Bu yapı ayrıca ülkeye egemen olan bürokrasiyi de kontrol etmek ister ve bunu yine medya kanalıyla halkı yönlendirerek gerçekleştirir. Geçmişte askerleri yönlendirenler, şimdi onların bağımsız hareket ettiğini anladılar ve diğer bürokratik kuruluşları yönlendirmek istemektedirler. Bizimle alay eder gibi, vazgeçemeyeceğiniz düşünce sadece kuruluş ilkelerimiz değil, inancımızın da olduğunu biliyorlar ve onu kullanırız diyorlar. Bizim için kutsal olan değerlerin başka güçlerin amacına ulaşmak için örtü olarak kullanıldığını anlıyoruz ve hedefimizi akıl yoluyla belirlemek isteyen bir yönetime ve bazı medya kuruluşlarına destek olanların önemli bir büyüklüğü olduğunu ve inançtan vazgeçmeden hedeflerine ulaşacaklarını umuyorlar
Ülkede büyük bir refah içinde yaşayanlar, ülkenin başkaları tarafından yönetilmesinden şikayetçi değiller ve şöyle düşünüyorlar.( Eğer bu yönetim kaybederse biz çok şey kaybederiz, ayrıca halkın refahında da artma değil, bizi destekleyen güçlerin etkisiyle ciddi bir gerileme görülür) diye düşünüyorlar.
Yaşadığımız süreç ciddi bir sınavdır, başarılı olmak için aklı kullanmalı ve bizi kontrol etmenin zararlarına olacağını düşünenlerle işbirliği yapmalıyız.