Pazar gecesi yapılan finansal saldırının ardından güçlü ekonomiye sahip olan Türkiye, önlemlerini aldı ve yoluna da kararlılıkla devam ediyor.. İki gündür döviz bürolarının önünde uzun kuyruklar var.. Bu kadar yüksek fiyatı gördükten sonra herkes elindeki doları TL’ye çevirme yarışına girmiş durumda.. Bu döngü aynı zamanda doların düşüşünü de hızlandıran bir etki yapıyor.. Yani satış bu hızla devam ederse düşüş de o denli hızlı olacak.. Erken davranan kazançlı çıkar, söylemiş olayım..
Madem Amerikan malı telefon kullanmayacağız o zaman çalışalım
Başkan Erdoğan, Amerikan mallarına, markalarına mahkum olmadığımızı söyledi.. En sembolik örneği ise cep telefonundan verdi.. Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım.. Tanesine 1.000 dolardan fazla para ödediğimiz Amerikan ya da Kore malı telefonların yerine bir yerli alternatifimiz var mı?.. Bence yok.. Vestel’in bu anlamda yıllardır üzerine yatırım yaptığı bir akıllı telefonu var.. Venüs.. Peki, kullanıcılar neden çok çok daha fazla para ödeyerek Samsung ya da Apple’ı tercih ediyor da Venüs’ü etmiyor?. İşte buna Vestel’in ve patronu Ahmet Nazif Zorlu’nun kafa yorması lazım. Madem en güçlü yerli akıllı telefona sahip Vestel, bunu açık bir alternatife dönüştürmenin yollarını da bulmalı..
Edremit Belediyesi ne yapmak nereye varmak istemektedir?
Barbaros Şansal denilen meczubu hatırlıyor musunuz?.. Hani“..bokunda boğul Türkiye..” deyip, çekip gitmişti.. Bakın işin hukuki tarafıyla hiç ilgilenmiyorum. Hatta bu tür saldırgan tavırlarıyla dikkat çekmeye çalışan kaybetmişlere en güçlü tepkinin hukuki yaptırımdan çok dışlanmışlıkla verilmesi gerektiğine inananlardanım.. Müebbet hapisten daha beterdir.. Barbaros Şansal’ın yaşadığı da tam olarak bu.. Kendi mahallesi olarak gördüğü çevrelerin bile sahip çıkmadığı bir ruh hastasına dönüştü.. Şimdi bu hasta, Edremit Belediyesi’nin tertiplediği bir kitap fuarına katılıyormuş.. Ne söylesem yanlış anlaşılacak.. O yüzden hiç doğru kelimeyi aramakla vakit kaybetmeyeceğim.. Bu adamın bu etkinliğe davet edilmesi açık bir provokasyondur.. Nokta.. Amaçlanan ne bilmiyorum ama sonuçlarından endişe duyuyorum.. Bunu saklamayacağım.. Asla temenni etmiyorum ama tahmin edebiliyorum.. Edremit Belediye Başkanı, 2019 Mart seçimlerinde daha iyi bir yerden aday olabilmek için kendi PR’ını yapmaya çalışıyorsa da söyleyeyim.. ‘Bokunda boğul Türkiye’ lafına sahip çıkabilecek, onu ‘eleştiri’ gibi görebilecek, ‘ama haketmedik mi?’ diyebilecek bir tek CHP’li bile yoktur.. Genel merkeze şirin görünmek gibi bir niyeti varsa haberi olsun…
Amerikan tıraşı değil asıl Osmanlı tıraşıdır o
Bazı berberler, tepki olarak ‘Amerikan tıraşı yapmıyoruz’ diye kampanya başlatmışlar.. İşin saçmalığını sona sakladım. Önce adı ‘Amerikan’ olan saç tıraşı ile ilgili bugünkü berberlerin de bilmediği bir gerçeği açıklamak istiyorum. Söz konusu tıraşın aslı ‘Alabros’tur.. ‘Brosse’ Fransızca ‘fırça’ demek.. (à la brosse) Vaktiyle ‘pehlivan tıraşı’ da denirmiş.. Sonra kabadayılar da saçları böyle kesilsin istemişler, öylece yerleşmiş… Nasıl olduysa 80’lerde bir anda adı ‘Amerikan tıraşı’na döndü.. Şimdi bazı berberler, ‘ama Alabros ile Amerikan tıraşı arasında şöyle şöyle farklar var’ diyecek.. Zahmet etmesinler.. Aynısını biz Rus salatasında da yaşadık.. Hâlâ ne olduğunu bilmediğim o farklar yüzünden garnitürle mayonezin karışımına artık Amerikan salatası diyorlar.. Gelelim saçmalama eşiğine.. ‘Artık Amerikan tıraşı yapmıyoruz’ diye kampanya yapan berberler, bu kampanyalarını Amerikan malı telefonlarıyla belgeleyip, Amerika merkezli sosyal paylaşım platformlarında duyuruyorlar.. Daha ne olsun!..