Doların değerinin değişimi, paritenin yükselişi, ben hariç birçok kesimde tedirginlik oluşturuyor. Dolar oynaklığı büyük çapta iç politika çalkantılarından değil, bizim 10 yıldır verdiğimiz büyük cari açıklar ile Amerikan Federal Rezervin aldığı kararlar sonucunda oluştuğunu düşünmekteyim. Federal Rezerv piyasaya eskiden olduğu gibi dolar pompalamadığı için arz-talep dengesinden talep yönüne kayma olmuştur. Bu kayma yalnız bizim parada değil, diğer ülke paralarında da değer kaybına yol açmıştır. Birçok ülkede doların değerinin arttığını görüyoruz, dolayısı ile bizim ülkede de artmasını yadırgamamız gerekir. Bundan korkacak büyük bir sebep görmüyorum.
Son on yılda verdiğimiz büyük cari açıklar toplam 500 milyar dolar civarındadır. Bu açığı TL’nin dolar karşısında değerini koruyarak, kapatmamız mümkün değildi. Geçmişte uyguladığımız yüksek faiz politikası bu açığın kapanmasını sağlamış ama rekabet gücümüzü de aşağıya çekmiştir. Ayrıca düşen rekabet gücümüz ihracatta ithal oranını arttırma yönünde etkili olmuştur. Geçmiş 11 yılda oluşan enflasyonun sadece dörtte biri kur tarafından alınmış geriye kalanı verimlilik artışı ile kapatılamamıştır.
İç siyasetteki önemli dalgalanmalar artık eskiden olduğu gibi ekonomik hayatımıza büyük oranda etki etmemektedir. Borsanın düşüşü mevzi bir kayıptır. Döviz yükselirken borsadan kaçış her zaman olmuştur. Borsa bugün düşer, yarın yabancılar büyük alımlarla girdiklerin de yükselir.
Para politikaları ile ilgili kimselerin, sık sık kamuoyunun önünde konuşması sakıncalıdır. Eğer bir açıklama gerekiyorsa bu açıklamanın yazılı bir metin ile yapılması piyasada doğabilecek yanlış anlaşılmaları asgariye indirir.
Doların yükselişini iç siyasi çalkantılara bağlıyor isek; Siyasi çalkantıları en aza indirmek iktidarın görevidir. Siyasette bir bahar havası estirebilir. Böyle bir davranış mahalli idare seçimlerine iştiraki arttırır. Daha yansız sonuçlar elde ettirir.