Aslında, F.Bahçe maça fena başlamamıştı. Yeterli motivasyon, tempo ve atak üstünlüğü içindeydi. Ancak ne var ki; iş ceza sahası içinde marifet göstermeye geldiğinde, bütün sistem çöküyordu. Oyuna bu kadar hakim ve sahip olup, rakibe söz geçirememek; hayra alamet değildi.
Atağı, tehlikeyi, pozisyonu vazgeçtim, F.Bahçe’nin kaleye şutu yoktu. Sonradan hatalar da başladı. Jailson ayağındaki topu kaptırıp Rize kontratağa kalktığında, o hücumun sonu (Kritik yerde) faulle durduruldu. Serbest atış neredeyse sonuç getiriyordu. Yani F.Bahçe; illk golü yedikleri dakikadan çok önce geriye düşecekti.
***
Mehmet Topal da, çok kritik yerde top kaptırmış; benzer bir tehlikeye daha neden olmuştu. Bu haftaya kadar galibiyet yüzü göremeyen ve bu yüzden üç büyüklerden biriyle oynamanın daha büyük endişesi içindeki Rize; baktı ki rakibinin bir şey yapacağı yok. Kendi atağa kalktı. Bu andan sonra devreye kadar F.Bahçe kalesine dört kere geldi, üçü gol oldu.
Yenilen gollerde Harun’un büyük hataları vardı. Hele ilk gol öncesindeki kararsız ve yanlış çıkışı, facianın “Geliyorum” dediğini gösterdi. Üçüncü golde de, yer tutamadı. Nereye bakacağını, nereye koşacağını, nereye atlayacağını bilemeden topu ağlarda gördü.
***
F.Bahçe ikinci yarıda maçı kurtarmak için değil, daha çok kendi onurunu kurtarmak için hayli didindi ama; iskele çökmüştü bir kere... Rize de döktürüyordu hani!
Sarı-lacivertliler için, çok hazin ve acılı bir gece oldu. Zaten doktorlar da F.Bahçe için “Artık ne yerse yesin, farketmez” diyor... Tedaviyi ve diyabet kontrolünü kestiler. Durum o kadar umutsuz yani... Acil şifalar!