Her şeyin bir usulü vardı eskiden, anneye telefon açıp sormak falan da yoktu tabi o zamanlar. Gelenek, görenek yaşayarak öğrenilir, tecrübe edilirdi. Biri hamuru yoğurur, diğeri açardı. Dolmalar birlikte sarılır, helvalar el birliği ile tüm mahalleli için kavrulurdu. Zaman değişiyor bu çağda ‘Her şey keşke aynı kalsa’ diyenlerden değilim ama bazı ritüellerimizin devamlılığını önemsiyorum. Doğumdan ölüme, ağıtlarda ve kutlamalarda önemli bir yeri olan yemek kültüründen bahsetmek istiyorsak bu ritüellerin kültürel gücünü kavramak zorundayız. Hadi bugün biraz oyun gibi olsun. Aşağıdaki ritüellerimizden hangisini hâlâ devam ettiriyorsunuz işaretleyin.
Loğusa Şerbeti: Şeker pancarı onlarca baharat ve nişasta ile karıştırılıp şeker haline getirilir. Hazır olarak satılan bu kalıp şekerler ise kaynar suda eritilerek sıcak veya soğuk içecek halinde servis edilir. Bu şerbetin anne sütünü arttırdığına inanılır. Doğumun ilk günlerinde anneyi ziyarete gelen kişilere de ikram edilir. İç Anadolu bölgesinde sütlü pirinç çorbası içirilir. Süt getirmesi için kayısı hoşafı yapılır.
Palize: Anadolu’da yeni doğum yapmış kadınları ziyarete gidenlere bazı bölgelerde palize denilen bir meyve peltesi ikram edilir. Büyük kentlerde bu ritüeller azalıyor. Yeni doğum yapan genç anneler misafirlerini butik pastanelerden sipariş edilen şeker hamurları ile süslenmiş değişik şekillerdeki kurabiyelerle karşılıyor.
Bebek güçlü olsun: Dünyaya yeni gelen bebekler bir inanışa göre korkusuz olmaları için Anadolu’nun bazı yerlerinde bal, kaymak, süt ve tuz ile hazırlanan kremle ovuluyor. Bazı yerlerde ise sadece sütle yıkanıyor. Kırşehir’de kırkından önce bebeğin saç ve kirpikleri gür olsun diye ceviz yağı sürülüyor. Bazı bölgeler kırkıncı gün çocuğu korkulardan korumak için yine yiyeceklere başvuruyor. Kırkından önce dışarı çıkan bir bebeğin yanına sağlıklı olsun diye yumurta, bereketli olsun diye de ekmek koyuluyor. Bebek erkekse çenesine, kızsa başına saçları ağarana kadar uzun ömrü olsun diye biraz un serpiliyor. Bebek mevlitlerinde de bebek tatlı dilli olsun diye mendil içinde şeker ikram ediliyor.
Loğusa ziyareti: Yeni bebeği olmuş bir anne ziyaretine giderken eli boş mu gidersiniz? Yanlış... Yeni anneye süt yapacağına inanılan yiyecekler götürmek usulen doğru.
Kız isterken: Bazı yörelerde ailesinden kız istemeye giderken buğday ve yiyeceklerle dolu bereketi ve bolluğu temsil eden heybeler hazırlanır. Kimi yerde gelinin boynuna asılan halka şeklindeki ekmekten yiyen genç kızların kısmetinin açılacağına inanılır. Özellikle ekmek ve buğday birçok ritüelde Kur’an ile birlikte anılan en kutsal yiyecektir. Anadolu’da ritüelleri ve adı bölgeye göre değişen ‘kolluk ekmeği’, ‘gelin ekmeği’ veya hem damat hem de gelinin başında ikiye ayrılan ekmek ritüelleri vardır.
Düğün: Düğünlerde her bölgeye göre farklı yemekler hazırlanır. Tunceli bölgesinde haşlama et-pilav, Konya’da tirit, kavurma, bulgur pilavı, Ege bölgesinde keşkek, Elazığ bölgesinde harput köfte, dolma, güveç ve zerde gibi. Bence kent düğünlerinde de ne yemek çıkaralım diye düşünenler, bu alışkanlıkları hatırlayarak, damat veya gelinin memleketinde adet ne ise yeni sunumlarla ömnüde yine o yemeklere yer verebilir.
Kına gecesi: Kına gecesinde odak nokta, kına kadar yine yiyeceklerdir. Misal, erkek annesi eline ekmek alarak dans eder. Bu bereket içindir. Yine aynı nedenle de tüm komşuya çerez dağıtılır.
Aşure: Unutulan bir gelenektir, mahalleye yeni taşınanın hanesine senenin hangi günü olursa olsun, evinde uyuyacağı ilk gün aşure götürülür. Tabi ki amaç yine bereket...
Taziyeye giderken: Aklınıza gelmeyebilir ama unutmayın ki gittiğiniz eve destek vermelisiniz. Mutlaka yemek götürmelisiniz. Hiç bir şey yapamadıysanız yanınızda kahve, ayran gibi içecekler götürebilirsiniz.
Vefat: Vefat olan bir evde aynı gün kocaman bir kazanda çorba yapmak adeti birçok yerde hâlâ devam ediyor. Ayrıca bölgeye göre vefatın ardından belli bir günde (yedinci, kırkıncı veya elli ikinci) irmik helvası, tavuk pilav, hoşaf ve su böreği gibi yemekler yapılıyor.
En unutulmayan ve yaşayan adetimiz sanırım lokma. Evlerinden ebediyete uğurladıkları aile bireyi için 52. gün konu komşu ve tanrı misafirlerine ikram için lokma dökülüyor.
İzmir’de ise doğumdan vefata, erdiği murada Allah’a şükranlarını göstermek ve teşekkür etmek için hemen her fırsatta taze taze her daim lokma dökülüyor.