Aromaterapi son yıllarda çok popüler olan bir tedavi uygulaması. En basit tanımı ile bitkilerin kokulu uçucu bileşenlerinden bazı sağlık sorunları ve şikayetlerin giderilmesi ya da tedavisinde yararlanılması şeklinde ifade edebiliriz. Aromaterapide bitkilere karakteristik kokularını veren ve uçucu özellikteki bileşenlerinden yararlanılmaktadır. Koku güzel olabileceği gibi hoşlanılmayan özellikte de olabilir, şüphesiz. Aromaterapinin kayıtlı tarihçesi Eski Mısır Medeniyeti’ne kadar gidiyor. Antibiyotiklerin henüz keşfedilmediği dönemlerde bu bileşenlerden yaraların mikrop kapmasını önlemek için yararlanılmış. Özellikle son 15-20 yılda yürütülen bilimsel araştırmalar ile şimdiye kadar deneyimlere dayanan tedavi önerilerinin bilimsel olarak da kanıtlandığı görülüyor. Aromaterapinin günümüzde yükselen popülaritesinin nedeni bu bilimsel kanıtlar.
Papatya yağı koklanarak doğum sancısı azaltılabilir mi?
Yeni yayımlanan bir çalışmada ilk doğumunu gerçekleştirecek hamilelerde aromaterapinin sancı şiddeti üzerinde ne derecede etkili olabileceği araştırılmış. Herhangi bir yapısal sorunu olmayan ve normal doğum yapacak 18-35 yaşları arasında 130 hamile belirli kriterlere göre seçilerek hamileliklerinin 37 ve 42. haftaları arasında deneye alınıyorlar. Deney grubu olarak ayrılan bir grup hamileye, yatakta başucuna 4-10 santimetre (uygun uzaklığı bulmak için yerleri değiştiriliyor) mesafeye bir tülbent üzerine damlatılan papatya uçucu yağı, kontrol grubu olarak ayrılanlara ise tülbente su damlatılıp aynı şekilde yerleştiriliyor. Hastaların her 10 dakikada bir bu tülbentleri koklamaları isteniyor. Bu uygulama doğum gerçekleşene kadar sürdürülüyor. Hamilelerin doğumda kasılma şiddetindeki değişim anket ile sorgulanıyor. Sonuç olarak su koklatılan gruptaki hamilelerin yüzde 16,9’unda orta şiddette kasılma ve yüzde 83,1’inde kuvvetli kasılma hissedilirken, papatya uçucu yağı uygulanan grupta kuvvetli kasılma şikayetinin yüzde 70,8’e indiği, buna bağlı olarak orta şiddette kasılma oranının yüzde 29,2’ye yükseldiği tespit edilmiş. Görüldüğü gibi papatya yağı koklatılması kasılma sayısında, doğumu engelleyecek herhangi bir azalmaya yol açmıyor ancak sancı şiddetini istatiksel olarak belirgin bir şekilde azaltabiliyor. Kişisel memnuniyet anketinde papatya yağı uygulananların yüzde 81,5’u yöntemden memnun olduklarını, daha sonraki doğumlarında tekrar uygulanmasını isteyeceklerini ifade ederken, su koklatılan kontrol grubunda yüzde 78,8’i bu uygulamayı tekrar kullanmak istemediklerini belirtmişler.
Anne ve bebek için herhangi bir riski bulunmayan bir uygulamanın hamilelerin sancılarında belirgin bir azalmayı sağlayabileceğini göstermesi bakımından bu çalışmanın sonuçları dikkat çekici. Papatya uçucu yağına lavanta yağı (Lavandula angustifolia) ilave edilmesi suretiyle sancıya direncin daha da yükseltilmesi mümkün olabilir diye düşünüyorum.