452 metre yüksekliğindeki Petronas Kuleleri Malezya’nın en önemli sembollerinden biri. Dünyanın en yüksek ikiz kuleleri, başkent Kuala Lumpur’a gidenlerin ilk ziyaret ettiği yerler arasında.
“MALAYSIA Boleh!” (Malezya Yapabilir!) kampanyası sayesinde bugün Malezyalılar, başkent Kuala Lumpur’daki dünyanın en yüksek ikiz kuleleriyle gurur duyuyor. Hikaye şöyle başlıyor: 1981-2003 yılları arasında, 22 yıl başbakanlık koltuğunda oturan Dr. Mahathir Bin Mohamad’in Malezya’yı dünyada daha iyi bir yere getirmek amacıyla başlattığı proje kapsamında bir rekorlar kitabı hazırlanacak ve ulusal gaz şirketi Petronas’ın adını taşıyacak 452 metre yüksekliğindeki ikiz kuleler bu kitabın önemli rekorları arasına girecekti. Sonraki yıllarda daha yüksek binalar inşa edilmiş olsa da Petronas, bugün hala dünyanın en yüksek ikiz kuleleri unvanını taşıyor.
İKİ FARKLI GRUP İNŞA ETTİ
Projesini Arjantinli mimar Cesar Pelli’nin çizdiği kulelerden birini Japonya, diğerini ise Kore’den konsorsiyumlar üstlendi. Herbiri 300 bin ton ağırlığında olan iki kulenin dikileceği yerin seçimi bile başlı başına bir sorun. Fransız ve Malezyalı firmaların ortaklaşa üstlendiği 21 metrelik temel kazım çalışmalarında farklı teknikler kullanıldı ve Malezya tarihinin en büyük miktarda betonu bu devasa kulelerin yapımı için döküldü. Operasyonu yöneten Abdul Rahim Naim, neden iki kuleyi farklı gruplara ihale ettikleri sorulduğunda bütün yumurtaları aynı sepete koymak istemediklerini söylemişti. Proje için iki konsorsiyum seçilmesinin lojistik ve finansal nedenleri vardı. Bir yandan da rekabetin başarı düzeyini artıracağına inanıyorlardı. Japon Hazama Konsorsiyumu 1994 yılının mart ayında inşaata başlarken, altyapı çalışmaları bir ay sonra tamamlanan ikinci kulenin inşaatını Koreli Samsung üstlendi.
1996 yılının nisan ayında ‘Dünyanın En Yüksek Binası’ unvanını kazanan kuleler, 31 Ağustos 1999’da Başbakan Dr. Mohamad tarafından resmen açıldı. Malezya kültüründen örnekler içeren 88 katlı binada tamamının temizlenmesi iki ay süren 32 bin pencere var. IBM, Microsoft, Boeing gibi uluslararası şirketlerin yanı sıra El Cezire, Reuters, Bloomberg gibi medya kuruluşlarının da ofislerinin bulunduğu iki numaralı kulede yaşayan ve çalışan insan sayısı 10 bin. Bir dönem at yarışlarının düzenlendiği hipodromun yerine kurulan kuleler elbette örümcek adam lakaplı Robert Alain’in de iştahını kabartmış. Alain, iki kere tırmanma girişiminde bulunmuş kulelere. İlkinde 60’ıncı kata geldiğinde tutuklanmış, ikincisinde ise yine aynı kata geldiğinde binanın önünde toplanan halkın alkışları arasında teslim olmayı beklemiş. Petronas Kuleleri’nin Yönetim Kurulu Başkanı Abdul Rahim Nain, James Bond serisinin 18’inci filmi olan ve Pierce Brosnan’ın başrolünü üstlendiği Yarın Asla Ölmez’in yapımcılarına çekim izni vermemelerini espriyle karışık “Senaryoda binayı havaya uçuruyorlardı, kimseye böyle bir fikir vermek istemedik” diyerek açıklamıştı. Film çekildikten birkaç yıl sonra New York’taki ikiz kuleler hepimizin bildiği saldırıyla yıkıldı. New York’taki saldırının ertesi günü Petronas Kuleleri için asıl bir bomba ihbarı gelince her iki bina ve alışveriş merkezi kısa zamanda boşaltıldı.
Kuala Lumpur’daki ilk günümde evsahibem Somsiah’ın beni gezdirmek için ilk olarak ikiz kulelere götürmesine anlam verememiştim. Koskoca başkentte görülecek en önemli yer burası mıydı gerçekten? Elbette o gün ikiz kulelerin yapım hikayesini bilmiyordum. Biliyor olsam saygıda kusur etmez, homurdanmak yerine binanın özelliklerini görmeye çalışırdım.
Alışveriş cenneti
Kulelerden sonra şehri gezmeye başladım. Havaalanından şehre Türk bir ailenin arabasında gelmesem herhalde 35 ringit (yaklaşık 20 TL) ödeyerek KLIA trenini seçerdim. Trafik sorununun yoğun olarak yaşandığı kentte geniş bir raylı sistem var ancak bu çevresiyle birlikte 13 milyonluk nüfus için yeterli değil. Dolayısıyla Kuala Lumpur’u ziyaret edecekseniz en iyisi yürüyerek gezebileceğiniz eski kent merkezinde kalmak. Kuala Lumpur’a alışveriş için geldiyseniz en önemli alışveriş caddesi Jalan Bukit Bintang’in yerini öğrenmenizde fayda var.
Petronas Kuleleri’nin altındaki Suria Alışveriş Merkezi’nde tüm ünlü markaların mağazaları var ancak dünyanın en büyük alışveriş merkezlerinden birini gezmeyi tercih ederseniz adresiniz 12 katta 350 bin metrekareye yayılan Berjaya Times Square olacaktır. Geleneksel Malezya el sanatlarını merak ediyorsanız bir başka adres daha var önerebileceğim: Central Market. 1888 yılında kurulan çarşıda Malezya’ya has giysi, kumaş veya ahşap hediyelik eşyalar bulabilirsiniz.
KOLONYAL İNGİLİZ MİMARİSİ GÜZELLİĞİYLE SİZİ BEKLİYOR
KUALA Lumpur, Güneydoğu Asya’nın en etkileyici başkenti değil ancak özellikle Malay, Çin ve Hint kültürünün bir arada bulunması kenti ilgi çekici kılmaya yetiyor. Şehir merkezinde yürürken bir yanda koloni döneminden kalan İngiliz mimarisi dikkatinizi çekiyor, öte yandan Müslüman bir ülkede olduğunuzu hissediyorsunuz. Merdeka Meydanı’ndaki Sultan Abdul Samad’ın adıyla anılan bina, 1884 yılında o dönem ülkeyi yöneten İngilizlerin kurduğu Royal Selangor Kulübü, Jamek ve Negara camileri, eski tren istasyonu sizi Kuala Lumpur’un geçmişiyle buluşturuyor. ‘Altın üçgen’ denilen bölgedeki Petronas Kuleleri, KL Kulesi ve çok sayıda gökdelen sizi Malezya’nın modern yanıyla tanıştırıyor. Çin mahallesi ve merkezi tren istasyonunun yakınındaki Hint mahallesi de çokkültürlülüğün sağlaması olarak çıkıyor karşınıza. İster mimariyle ilgili olun ister farklı yemekler tatmayı seçin, bu mahallelerde dolaşmak için mutlaka zaman ayırın.