Önceki haftaki Bursa maçında; aylardır oynamayan futbolcuları bir anda ilk onbire sokan Samet Aybaba; bozgunu yiyince, o saçma-sapan kadro tercihi yüzünden çok eleştirildi. Topladığı büyük tepkiye rağmen; son Antalya maçına da Escude ve Mustafa Pektemek’i tekrar sahaya sürünce, seyirci aleyhine bağırdı. Taraftar bunu bir inatlaşma, restleşme ya da bir karşı duruş olarak algıladı. Bu yüzden reaksiyonları sertleşti… O kadar ki; protestoların susturulmasını isteyen Aybaba’nın kızı Gülşen’e yönelik saldırılar da oldu. Bir su şişesini kafasına yemekten son anda sıyırdı.
Beşiktaş 1-0 kazandı ama; oyuna girdiği anda maçın temposunu bir anda değiştiren Oğuzhan olmasaydı ve muhtemel bir puan kaybı yaşansaydı, o gün bu kadar ucuz atlatılmayacaktı.
Samet Aybaba, taraftarıyla restleşmeyi göze almamalıydı. Takımın kadro oluşumunda aldığı bir kararın arkasında cesaretle durmak elbette övgüye değer… Ama savunduğu şey doğru değilse, ısrarda bir anlam yok. Hele hele onu eleştirdiler diye, inadına yanlışta ısrarcı olmak, belaya davetiye çıkarmaktır. Samet hoca, yanlış adımından ucuz, kolay ve erken sıyrıldı. Oğuzhan’a teşekkür etsin.
Çünkü 55. dakikada oyuna girdiği ana kadar, Beşiktaş çok kötüydü… Siyah-beyazlılar rakibe, oyuna, sahaya, tribüne hiçbir şeye hakim olamıyordu. Takımın pozisyonu yoktu.
Oğuzhan olmasaydı, Samet hoca o stattan zor çıkardı.
xxx
İlkeli olmakla inatçı olmayı birbirinden ayırmak lazım. Bütün medyanın onu haksız bulduğu bir ortamda, Aybaba’nın tek başına doğru kalması mümkün mü? Bunu sorgulasa, tribünlere gözdağı verme hevesinden kaçınırdı.
Beşiktaş’ın başına getirildi diye, Türkiye’nin en iyi teknik direktörü değil. Takıma teknik direktör diye getirilme sürecinin ve sebebinin ne/nasıl olduğunu düşünmesi gerekir. Kulüp, UEFA tarafından Avrupa kupalarından men edilecek kadar mali problemler içerisinde olmasaydı; Aybaba Beşiktaş’ı ancak rüyasında görürdü. Ele geçirdiği büyük fırsatı; ego sapmalarıyla ve gereksiz kaprislerle yüzüne-gözüne bulaştırmasın.
Bu zorlu süreçte, hocanın takıma faydası olmadı değil. Şansının da katkısıyla, “Bitti-tükendi” denilen Beşiktaş’ı ayakta, kulvarda ve hedefte tutmayı başardı. Ama bu başarı onu küstah, nobran, kendini beğenmiş, başına buyruk olmaya zorlamamalı… Antalya maçında Şifo Mehmet’in onca alkış toplaması ve tezahürat yapılmasına karşı; Aybaba’nın yuhalanması, hocaya yaptığım nasihatların haklılığını gösteriyor.
Kadroyla, egonla, taraftarla inatlaşma. Bu doğru yol değil.
Oğuzhan gibi bir futbolcuyu kenarda yedek bekleten bir teknik diröktörün, kendini sorgulaması gerekir. Aybaba “Bakın onu sahaya soktum, Beşiktaş’ın oyunu değişti. Demek ki maçı iyi okuyorum” deme lüksü yok. Çünkü esas olan; böyle bir futbolcuyu sebepsiz yere yedekte tutmak suçtur.
Bari bunu anlasın!