Gazetemiz Star'ın Üstad Necip Fazıl Kısakürek Ödülleri 10. kez sahiplerini buldu. Ödülün bu seneki teması: "Doğdu batmayan güneş".
"Doğdu batmayan güneş" ifadesi Üstad'ın Müjde adlı şiirinin son mısrasında yer alıyor: "Müjdeler olsun size; doğdu batmayan güneş!"
Mezkûr şiirin ilk kıtası da şöyle:
O gün bir kanlı şafak, gökten üflenen ateş;
Birden, dağın sırtında atlılar belirecek.
Atlılar put şehrine gediklerden girecek;
Bir şehir ki, orada insan ayak üstü leş.
Ödül gecesi konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Üstad'ın azimli mücadelesini şu cümlelerle anlattı: "Bu gençliğin maya tutması için de Üstad, kendi ifadesiyle, 30 yıl boyunca uğraştı, didindi, bu uğurda zindanlara atıldı. Tüm yasaklara, tüm engellemelere rağmen, 35 yıl boyunca neşrettiği Büyük Doğu Dergisi ve kurucusu olduğu Büyük Doğu Cemiyeti ile özellikle gençlere ilham aşılamanın, öz güven ve cesaret vermenin gayretindeydi. O, mücadelesini fildişi kulelerde değil, milletin içinde, milletiyle, bilhassa gençlerle birlikte yürüttü. Anadolu'yu karış karış gezerek, binlerce kişinin katıldığı konferanslar tertip etti. Sayısız takibata uğradı."
Başkan Erdoğan'ın da belirttiği gibi Üstad gençlere öz güven ve cesaret verirken, onlara İslâma muhatap bir anlayış da verdi. Üstad, tasavvuf temelli bir dünya görüşü ve bu dünya görüşüne nisbetle de bir devlet sistemi ortaya koydu. Türkiye'de İslami hareket Üstad'ın Büyük Doğu'su ile başlamıştır. Türkiye'de İslami hareket adına kim varsa Üstad Necip Fazıl'ın paltosunun altından çıkmıştır!
Üstad, devrimbaz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerinden kalemine kan çekerek verdiği mücadele maalesef yalnız kalmıştır. Kalabalıklar içinde yalnız bir kahramandır. Çok yakınında görünenler bile Üstad'ın asli hüviyetininde habersiz, "varlık sebebim" dediği İdeolocya Örgüsü adlı eseriyle neyi hedeflediğini anlayamamışlardır.
Üstad cemiyet hakkında ümitsizliğe düştüğü, "İşte bütün meselem, her meselenin başı, /
Ben bir genç arıyorum, gençlikle köprübaşı!" mısralarıyla aradığı genç, 1970'lerde "Ben varım!" dedi.
Bu haykırış öylesine bir haykırış değildi. Önce Gölge ardından Akıncı Güç dergileriyle Büyük Doğu'ya bağlılığını ilan ediyordu. Bu bağlılığını da hem fikirle hem de aksiyonla gösteriyordu. Bu gencin adı Salih Mirzabeyoğlu'ydu.
Kuru pohpohlamalara yüz vermeyen Üstad, Salih Mirzabeyoğlu'nun çıkardığı Akıncı Güç Dergisi'nde gördüğü en derin fikir tabakalarına kadar nüfuz edici tahlil, terkip, tefekkür karşısında ağladığını, dönemin Ortadoğu Gazetesi'ndeki "Müjdelerin Müjdesi" başlıklı yazısında tarihe not düşer.
Gölge ve Akıncı Güç dergileri, sağ-sol çatışmalarının yaşandığı 1970'li yıllarda İslami kesimi bu çatışma arasında kalmaktan kurtarmış ve İslami harekete Akıncı kimliğini kazandırmıştır.
Büyük Doğu, Gölge ve Akıncı Güç'ün İslami hareketin temellerini nasıl oluşturduğuna dair yakın zamanda mühim bir eser yayımlandı. Kökler Yayınları'ndan neşredilen "Gölge'den Akıncı Güç'e İslâmî Hareketin Temelleri" adlı eseri Kâzım Albayrak kaleme aldı. Dönemin canlı tanığı olan Kâzım Albayrak şahit olduğu hadiseleri aktarmakla kalmamış, başka şahitlerle görüşüp onların görüşlerine de kitabında yer vermiş. 370 sayfalık hacimli eser döneme dair belgeler, fotoğraflar, kupürler ve hatıralarla zenginleştirilmiş. Eser bir yönüyle akademik bir yönüyle de hatırat.
"Doğdu Batmayan Güneş" diyebilmek için nasıl bir mücadelenin içinden geçildiğini merak edenler Kâzım Albayrak'ın kitabına müracaat edebilirler.