Mehmet Yakup Yılmaz dünkü köşesinde grubumuzu, gazetelerimizi itham ederken, bu ülkenin en saygın işadamlarından biri olan patronumuz Ethem Sancak hakkında kendi zekasınca istihza içeren ifadeler kullanmış..
Reza Zarrab ABD’de yakalandığında da Hürriyet, “Büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” sürmanşetiyle çıkmıştı..
***
Hürriyet Gazetesi, patronumuzu ‘Ethem Bey’ diye anmaktan vazgeçtiğine göre..
Bizzat Ertuğrul Özkök’ün kaleminden; “17 ve 25 Aralık’ı artık bırakmalıyız” dan..
“17 Aralık Büyük Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu”na geldiğine göre..
Panik ve endişe büyüdü..
Korku artık Aydın Doğan’ın iliklerine kadar işledi demektir..
***
İyi ama neden?..
Değerli dostlar, her ne kadar Hürriyet birinci sayfasından, “bu dava tam bir saçmalıktır” dese de, Aydın Doğan kelimenin tam anlamıyla köşeye sıkışmış durumda..
Amerikan Devleti’nin çıkarlarını zarara uğratmakla suçlanan Reza Zerrab davasını, adım adım takip eden Aydın Doğan’ın adamlarına açıktan soruyoruz; “ABD’yi zarara uğratmak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni zarara uğratmaktan daha mı önemli?”..
Patronunuz hakkındaki suçlama tam da bu..
Amerikan yasaları kendi çıkarlarını gözetecek bir davayı bırakın takip etsin..
Bizim işimiz, Türkiye’deki vergi kaçakçılığı..
***
Bakın Doğan Grubu’nun, ‘yok öyle bir şey’ dediği dava ile ilgili; Hem Sermaye Piyasası Kurulu raporu var, hem de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin raporları..
Mahkemenin kabul ettiği iddianameye göre, Aydın Doğan; ‘kaçakçılıkla mücadele kanununa muhalefet’, ‘resmi belgede sahtecilik’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ ve ‘örgüte üye olmak’ la suçlanıyor..
Reza’yı bırak..
Doğan’a bak...
***
Bana Reza Zarrab’ın Türkiye’nin çıkarlarına karşı tek bir suçunu gösterin..
Deyin ki bu kişi, ‘Türk Devleti’ aleyhine şunu şunu yapmıştır..
Bakıyorum 17 Aralık Medyası, yani Hürriyet ve Cumhuriyet tam sayfa Amerikan çıkarlarını koruyan manşetlerle çıkıyor bugünlerde..
Bu da 17 Aralık’ın arkasındaki asıl gücün kim olduğunu açıkça ortaya koyuyor..
Buradan iddia ediyorum..
Aydın Doğan hakkındaki dava neticelenene kadar kanaatim şudur; ‘Reza Zarrab’ın serveti, Aydın Doğan’ın servetinden daha temiz, daha millidir..’
Mahkeme safahatini görelim, bakalım ne çıkacak..
Acele etmeye gerek yok..
Kim pazarladı bunları?
ERGUN Babahan isimli bir 28 Şubat kalıntısı var biliyorsunuz..
Darbe günlerinde apoletli medyanın yöneticisiydi.
Sonra birden bire buralarda görmeye başladık kendisini..
Bu gazetenin sayfaları açıldı..
Bu grubun tesirli televizyonu 24’te daimi programlar verildi..
Bugünlerde ise Fethullahçı örgütün emrine girmiş bir kaybeden olduğunu fark etmişsinizdir..
Ankara saldırısı sonrası “devlet ortada yok” diye yazan adamın, Brüksel saldırısı sonrası “Brüksel’i yakıyor alçaklar, bunun bedeli ağır olacak” diye yazması bile nerede durduğunu göstermesi bakımından yeterli olsa gerek..
Bunların sayıları az değil..
Ama benim merak ettiğim başka bir şey var..
Bu 28 Şubat’ın apoletli yazı işleri müdürü Ergun Babahan, 24 saat sistematik olarak değerlerimize söven Eser Karakaş, inandığımız her şeyi düşman olarak gören-gösteren Altan Brothers, zor vakitlerde nerede durduklarını gördüğümüz Akyol Family, içinden çıktığı kabuğa söven Levent Gültekin ve adı ilk anda aklıma gelmeyen ne kadar problem varsa..
Bunları Ak Parti medyasına kim pazarladı?..
Kim bu adamlar için “bizim yanımızdadır” diye referans oldu?..
Söyleyeyim size..
Tamamı, bugün Karar Gazetesi’ni çıkaran kadronun ürünüdür..
Bunun muhasebesini de eminim Mustafa Karaalioğlu yapıyordur..
Kalın sağlıcakla..