Tanzimat; düzenleme, tanzim etme. Ama neyi? Ve fakat kiminle? Kime karşı?
Dediler ki, "Aman efendim, şu Batı ne kadar da medeni! Kadınları süsleyip podyuma çıkarıyorlar, flört ediyorlar, kadın erkek el ele geziyorlar. Siz niye böyle geri kaldınız ki? Hadi siz de aynısını yapın!"
İşte böyle başlıyor aile diyetimiz!
Onlar söyledi biz uyguladık.
Öyle ya tanzim edi(li)yorduk!
Abdullah Cevdet'in ihanet tavsiyeleri yürürlüğe girmeye başladı.
Kadını, "modernleşiyoruz" diyerek toplumun vitrinine koyduk.
Özgürlük diye sunulan şey, kadını bir nesneye dönüştürdü; alkışladık.
"Kadınları bir örtü altında sıkıştırmayın, özgür bırakın!" dediler.
Özgürlük mü? Kadını erkeğin gözüne sermek.
Toplumun mayasında var olan mahremiyet lime lime edildi!
Başörtüsü yasak, namaz yasak, cami kapalı, ama balo salonları açık!
Dans ederek medenileşecektik, öyle söylediler; inandık.
"Yeni bir toplum inşa edeceğiz, önce eskiyi yıkmamız lazım" dediler.
"Şapka takın, Batı gibi giyinin, hanımlar çıplak olsun, erkekler Batılı görünsün!"
"Kadın erkek aynı sırada otursun, birlikte çalışsın!" denildi.
Aile içinde roller karıştı, mahremiyet kalktı, herkes birbirinin işine burnunu sokar oldu.
Ne kadın evde kaldı ne erkek sorumluluğunu bildi.
Filmlerde ne romantik sahneler vardı!
Kadın erkek birbirine iştahlı iştahlı bakar, sonra öyle bir sarılırdı ki!
İzleyen gençler, "Bizim de böyle aşkımız olsun!" diye hayallere dalardı.
Dinden de bir güzel uzaklaştırıldık!
"Din işleri özel hayata kalsın; Laikleşin!" dediler.
Ailelerin birleştirici gücü olan iman ve ibadet, yaşlıların hobi kulübüne döndü.
Şehirdeki genç kızlar çıplaklaştılar, köydeki gençler şehir hayatını özenmeye başladı.
Aile büyükleri ne derse desin, gençler artık "Biz de modern olacağız!" diye direniyordu.
Aile bağları gevşedi, baba otoritesi bitti, anne fedakârlığı küçümsendi.
Kadınlar "Beni özgür bırakın!" diyor, erkekler "Benim sorumluluğum yok ki!" diyor.
Çocuklar mı?
Onlar TikTok'ta dans ediyor, Instagram'da filtreli yüzlerini paylaşıyor.
"Aile nedir?" diye sorsanız, Google'a bakıp tarif etmeye çalışıyorlar.
"Ailenizi parçalayın ki tüketiminiz artsın, bireyselleşin ki yalnızlığınızı alışverişle doldurun!" dediler. Harfiyen yapmadık mı?
Tam "Modern olduk, aileyi çatır çatır yıktık!" derken, hop bir şey çıkardılar önümüze: LGBT!
"Modernliğin yeni boyutu!"
Öyle bir kucakladık ki, toplumu LGBT paçavrasıyla donattık.
Kreşlere emanet edilen yavrulara dahi LGBT dediler!
CHP'nin, PKK'nın, terör çetesi İsrail menşeili markaların joker kartına dönüştü; protesto kotası oldu LGBT.
Bankalar, şirketler, fonlar, kim para verecekse, "LGBT derneklerine bağış yapmazsan alışveriş yapmam!" diye baskı yapar oldu!
Dinsiz gazeteciler, sürekli LGBT'yi savundular.
İslam'ın aileye verdiği değeri yok etmek, Müslüman toplumu içeriden çökertmek için LGBT'yi bir araç olarak kullandılar.
LGBT'yi eleştirince, sizi "çağdışı" ilan ettiler.
Ne güzel bir düzen değil mi?
Güzellik yarışmalarından başlayıp LGBT paçavralarına uzanan bu yolda, elimizde ne kaldı?
Parçalanmış aileler, bireysel bencillik, huzursuz toplum.
Ve hamdolsun, koca reis çıktı: "Hop, yeter; durun!" dedi.
"Bu yüzyıl Türkiye yüzyılı olacak." dedi.
"Toplumun tüm kesimlerinde bir farkındalık oluşturmak amacıyla 2025 senesini Aile Yılı ilan etmeyi kararlaştırdık. Yıl boyunca aile yapımızın korunması, güçlendirilmesi ve gelecek nesillere sağlam bir miras olarak aktarılması için kapsamlı çalışmalar yürüteceğiz." dedi.
Aile kurumunu korumak ve güçlendirmek, yalnızca hükümetlerin değil, bütün toplumun sorumluluğudur.
Bu bağlamda her birimiz yük almak durumundayız.
Milli ve manevi değerlerle harmanlanarak oluşturulan müfredata omuz vermeliyiz.
Kültürel etkinliklerde ailenin merkezi bir tema olarak işlenmesi için Kültür Bakanlığına ortak olmalıyız.
Medyada aile yapısını hedef alan içeriklere karşı daha sıkı denetimler yapılması için aile değerlerimizi medya denetim mercilerine hatırlatmalıyız.
Kültürel değerleri içselleştiren rol modelleri medya aracılığıyla toplumla buluşturulması için STK'lar çalışmalar yapmalılar.
On yıldır feveran ettik. Gelenekselleşmeye dönüşen cümlelerimiz oldu:
Bir ülkeyi ve toplumu, medeniyeti ayakta tutan, diri tutan ve geliştiren üç kuvvet vardır: Aile, Eğitim ve Kültür.
Eğer bu üç sacayağı sağlamsa bugün olmasa da mutlaka bir gün üzerinizdeki ölü toprağını silkeler ve dünyaya hâkim olmaya başlarsınız.
Aile yılımız hayırlı olsun.