Parlamenter sisteme dönüş isteyen siyasi partiler arka arkaya toplantılar yapıyor. Mevcut sisteme itirazları var. "Biz iktidara gelirsek, yeniden parlamenter sisteme döneceğiz" diye vaatlerde bulunuyorlar.. İlginç.. İlginç olan şu.. Kimse de söylemiyor Millet İttifakı bileşenlerine ama söz konusu sistem iki kere referandum konusu oldu. İlkinde halka "Cumhurbaşkanını halk seçsin mi?" diye soruldu; halk da 'evet' dedi.. İkincisinde "peki Başbakanlık kalksın mı?" diye bir daha soruldu, aynı halk ona da 'evet' dedi.. Olsun.. CHP ve İYİ Parti'nin başını çektiği blok, şimdi yine 'halka rağmen' eski sisteme dönüş istiyor.. İyi de neden?.. Nesini beğenmediler de eski sistemi istiyorlar..
**
Aslında meydanlarda ya da kapalı toplantılarda yükselttikleri temel eleştirileri, TBMM'nin fonksiyonsuzlaştırılmasıydı.. "Yeniden TBMM'yi güçlü hale getireceğiz" diyorlardı. Bu da ilginç. Zira üzerinde kafa yordukları (eski) yeni sistem 'yasama'dan çok 'yürütme'nin yapılandırılmasına yol açacak. Bugün yürütmenin başı olarak 'Cumhurbaşkanı' yetkili. Fakat yasama gücünü, TBMM ile paylaşıyor. Yani 'yasama'da da 'denetim'de de, çok da itiraz gerektirecek bir durum yok aslında.. Ayrıca muhalefet, "Kürt sorununun çözüm yeri TBMM'dir" derken de, anayasa değişikliği ile ilgili tekliflerini TBMM'ye taşırken de aslında ne denli etkin bir mekanizmadan söz edildiğinin farkında..
Fakat, kabul etmek lazım ki, mevcut 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi', yürütmeyi, o dağınık yapısından kurtarmış hale/yola sokmuştu. Yasamada değil, yürütmede yapıldı asıl düzenleme yani.. Şimdi 6 parti bir araya gelmiş, yeniden, eskisi gibi; hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan hem de Bakanlar Kurulu'nun yürütmede yetkili olduğu bir sistem üzerine çalışıyorlar.. Bu durumun siyaseten nasıl tartışmalı olduğunu söylemeye gerek yok.. Fakat bugün konumuz bu değil.. Şimdilik mazrufu erteleyelim. Fakat zarf konusunda da çok ciddi soru işaretleri var..
**
Yavaş yavaş, anlaya anlaya gidelim.. Şimdi bu 6 parti, 2023 Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini, bir tür anayasa değişikliği referandumuna çevirecek ve kampanyalarını buna bina edecek.. Yani Erdoğan'a oy verenler başkanlık sisteminin devamından yana Erdoğan'ın karşısına çıkacak olan adaya oy verenler ise bir an evvel parlamenter sisteme dönüş isteyenler gibi kabul edilecek.. Şeklen sorun yok gibi. Peki teknik açıdan ne bekliyor ülkeyi?
**
Diyelim ki, işler umdukları gibi gitti ve millet ittifakının adayı Cumhurbaşkanlığını kazandı. Partileri de parlamentoda da sayıca çok sandalyenin sahibi oldu.. Peki sonra?.. Hadi anayasa değişikliği yapıldı, gitti referanduma.. E iyi de, bu konu daha önce milletin önüne gelmedi mi arkadaş?.. Kaç kere daha soracaksınız?.. Soruldu ve bu millet, iki defa "EVET" dedi.. Diyelim ki o aşamayı da geçtiler.. Sonra ne olacak? TBMM, 'Cumhurbaşkanı'nı görevden alıp 'erken seçim' mi ilan edecek?.. Yasa buna izin veriyor.. 2023'te seçim, 2024'te referandum, aynı yıl bir seçim daha belki.. Oradan ne bekleniyor peki?.. Parlamenter sisteme dönüş için bir araya gelmiş olan 6 partinin kuracağı bir koalisyon hükümeti mi? Yamalı bohça yani.. Bunun için eski sisteme göre güvenoyu alabilecek kadar üye sayısına sahip olmak gerekiyor. Ama bir şey daha gerekiyor. Cumhurbaşkanı'nın hükümeti kurma görevi vermesi.. O kim peki? 2023'de milletin seçtiği kişi değil. Yoksa halk tarafından seçilmeye devam mı edecek Cumhurbaşkanı?.. O da mı 2024'te seçilecek?..
Velhasıl...
İnsanların ne kadar yorgun olduğunu görmüyor musunuz?. İşte sistem işte devlet. Varsa aksayan yönlerini giderirsiniz. Yeniden sistem değişikliğini kaldıracak gücü kalmadı bu milletin..