Diyarbakır'a iki günlük kısa bir seyahat yaptım. Bölgeye zaten sık sık seyahat ediyorum. Özellikle Şanlıurfa, Gaziantep ve Diyarbakır yılda en az iki sefer ziyaret ettiğim şehirler. Geçtiğimiz on yıl boyunca Suriye'de olup bitenlerin bölgeye etkisini gözlemlemiş ve sığınmacı kamplarını incelemiştim. Ardından hendek olaylarını ve terörün bölgeye verdiği zararı görmüştüm.
Suriye'de olup bitenlerin Türkiye'yi etkilememesi imkansızdı. Suriye'de uluslararası aktörlerin PYD/YPG hareketine vermeye başladığı destek Ankara'yı rahatsız etmişti. Meselenin bize dönük yansımaları olacaktı elbette. Türk istihbaratını Oslo sürecine sürükleyen, bölgedeki hareketliliğe karşı ön almak ve hazırlıklı olmaktı. O yıllarda gerçekleşen çözüm sürecini Suriye olaylarından bağımsız düşünmek işin kolayına kaçmak bugün için.
Bugün kimse sahip çıkmasa da, usul ve işleyişine dair eleştiriler de yapılsa çözüm süreci o günlerde anlamlı bir girişimdi. Ankara bu süreçte elinden geleni yaptı ve demokratik adımlarını söylemden eyleme geçirdi. Ancak PKK'nın küresel sistemde birden çok sahibi olduğu gerçeği bir kez daha kendini gösterdi. Özellikle güvenlik bürokrasimize sızmış FETÖ militanlarının PKK'ya destek verdiği ancak 15 Temmuz sonrası yargılamalarla anlaşılabildi.
Haziran 2015 seçimleri HDP'nin Terör örgütü PKK'nın planına göre, 2005 KCK beyannamesinde dikkatle vurgulanan öz yönetim ve öz savunma birlikleri, hendek çatışmaları ile istenilen sonucu verecek; savaş halkın evinin önüne taşınacak, halk bu yapılanlara kayıtsız kalmayacak, tepki gösterecek ve PKK'nın öz savunma birlikleri ile beraber örgütleneceklerdi. Belediyelerin iş makinalarının da kullanıldığı bu süreç Suriye'deki kantonlar hedefine ulaşmak için tarihi bir fırsattı. PKK'yı bu kalkışmaya iten ise dış etkiler ve siyasi ayağın dahil olduğu raporlardı. Farklı şehirlerden gelen raporlarda halkın isyana destek vereceği yazıyordu. Ancak halkın çatışma alanlarını terk ederek tavrını belli etmesi terör örgütünün iflasını başlattı.
Hendek terörüne güvenlik güçleri sert tepki verdi ve örgüt kendini toparlayamayacak bir sürece girdi.
Aradan geçen zamanda Diyarbakır'da devlet üzerine düşeni yaptı ve yurttaşların konutlarını inşa etti. Şehirlerimiz terörün gölgesinden arındırılmış vaziyette. Örgüte katılım ise bitmiş durumda. Korku ve tehditle örgüte karşı sessiz kalan yurttaşlarımız artık daha güvenli bir alanda.
Diyarbakırlılar şehrin üzerindeki gerilim atmosferinden bıkmışlar. Artık başka şeyler konuşmak ve geleceğe odaklanmak istiyorlar. HDP siyasetini frenleyen Diyarbakır Anneleri evlat nöbetini sürdürüyorlar ancak çoğu henüz evlatlarına kavuşamamış olsa bile örgüte katılımın durmasından dolayı mutlular.
Ticaret ve Sanayi Şehri Diyarbakır
Diyarbakır iş dünyası daha çok yatırımcının gelmesini istiyor ve şehirde yatırımın avantajlarını heyecanla anlatıyorlar. Hepsi gayretli, çalışkan, istihdam yaratan kıymetli iş insanları. Özgül Hanım memleketine boya fabrikası açmış ve 30 kişiye istihdam yaratmış genç bir hanım. Şimdilerde Avrupa'ya ihracat yapmanın gururunu yaşıyor. Abdülkadir ise 24 yaşında e-ticaret yaparak dört kişiye istihdam yarattığını söyleyen bir genç. Asrın Helvacısı Bahattin Amca'ya harika helvasını internet üzerinden satması için ısrar ettim. Bir girişimci genç bu helvayı ulaştırsa büyükşehirlerimize keşke. Bu kısa seyahatte şehrin güzel insanlarıyla refahta buluşmak ve birlikte üretmek üzerine ayaküstü sohbetler ettik.
Kültür Yolu Festivali Diyarbakır'da
Diyarbakır'da Kültür Yolu Festivali geçmişi unutmak ve birlikte güzel yarınlara uyanmak için bir fırsat. Şehrin kültür ve sanat etkinliklerine tanık oldum. Devrim Erbil'in Renkler ve Teknikler Sergisi şehrin en güzel mekanlarından Keçi Burcu'nda sergileniyordu. Etkinlik takvimine bakınca şaşkınlığımı gizleyemedim.
2000'den fazla sanatçı ve 1500 etkinlikle bölgenin kültür sanat zenginliği Diyarbakır'dan dünyaya taşınacak. Dengbejlerden Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'na, tiyatrodan sinemaya ne ararsanız festivalde yer almış. Ahmet Arif ve Cahit Sıtkı Müzeleri, Dağkapı Meydanı, Keçi Burcu, tarihi camiler festival kapsamında şehir-mekan-sanat bağlamında çok iyi değerlendirilmiş. Dönüş uçağında Kültür ve Turizm Bakan Yardımcımız Ahmet Misbah Demircan'la beraberdik. Beyoğlu'ndaki çalışmalarıyla göz doldurmuş çalışkan bir yöneticiydi. Kültür Yolu Festivaline verdiği emeği bildiğim için hassaten teşekkür ettim. Şimdi geleceği birlikte inşa etme zamanı ve Sur'un çocuklarının sanata, sanatçılarımıza daha çok ihtiyacı var.