Diyarbakır’da anneler bir destan yazıyor. Terör örgütünün kandırıp dağa kaçırdığı çocuklarını istiyorlar.
Israrla…
İnatla…
Yürekleri evlat hasreti ile yanan Diyarbakırlı anneler, PKK’nın oluşturduğu korku duvarını aştı. 22 Ağustos’ta Hacire Akar’ın HDP İl Başkanlığı önünde başlattığı eylem yeni ailelerin katılması ile büyüyerek devam ediyor. Bu yazıyı yazdığım saatlerde Türkiye’nin farklı illerinden 18 aile Diyarbakır’da çocuklarının nöbetindeydi.
Bu cesur aileler bir ezberi bozdu. Cesaretleri ve tavırları bölgede tarihi bir kırılmayı da beraberinde getirdi. Dağda, şehirde, kırsalda terör örgütüne nefes aldırılmıyor. Güvenlik kuvvetleri ‘bul-yok et’ konseptiyle PKK’nın operasyonel gücünü bitirdi. Para kaynakları da bir bir kurutulan örgüt, ailelerin bu eylemi sonrası insan kaynağı da bulmakta da artık çok zorlanacak.
PKK’nın göz diktiği yoksul Kürt gençlerinin beynini yıkamakta artık işi zor. Aileler çocuklarına sahip çıkıyor. Kandil’le kol kola siyaset yapanlara öfkeli bu aileler artık öfkelerini daha yüksek bir tonda haykırıyor.
Peki aileler neden HDP’nin Diyarbakır İl Başkanlığı önünde eylem yapıyor?
Çünkü aileler çocuklarının dağa götürülüş sürecinde HDP’nin kritik bir rol aldığını düşünüyorlar. Ailelerin bu iddiaları ve düşüncesi adli mercilerde de karşılık bulmuş olacak ki Diyarbakır Başsavcılığı soruşturma başlattı.
Diyarbakır annelerinin ‘EVLAT’ nöbeti toplumda büyük bir destek gördü, görüyor. Ancak bazı kesimlerin Diyarbakır’daki bu destansı tavrı görmemezlikten gelme hali dikkatlerden kaçmıyor. Kimi iflah olmaz ‘muhalifler’in bu aileleri ‘para karşılığı bu eylemi yapıyorlar’ diye suçlaması ise tam bir vicdansızlık.
Birkaç STK ve birkaç gazeteci dışında kimsenin HDP ve terör örgütüne söylediği bir şey yok. Klavye kahramanı gazetecilerden ve sanatçılardan ses yok. Çoğu henüz 15’ine girmemiş bu yoksul çocukları dağa götüren kanlı örgüte kimsenin bir lafı olmayacak mı! Kimse HDP’ye “siz bu çocukların kaçırılmasına gerçekten aracılık ettiniz mi?” diye sormayacak mı!
Yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan bazı medya kuruluşları Diyarbakır’a kör ve sağır. Noktayı bilge kral Aliya İzzetbegoviç’in çok bilinen sözü ile koyalım: Ve her şey bittiğinde; hatırlayacağımız şey, düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.