Başbakan’la Barzani’nin hafta sonunda yapacağı görüşme farklı algılandı. Bunun doğru bir davranış olduğunu söyleyenler kadar bölücülüğe meydan vermek olduğunu söyleyen de var. Yıllardır devam eden Kürt sorununu doğru anlayıp anlamadığımızı inceleyelim. Bu sorun başladığında şöyle düşündüm ve söyledim. Kürtler ülkeden ayrı yaşamak isterler mi yoksa bazı sorunlarının çözülmesi yeterli mi? Tabii insanların talebi sonucu belirleyemez ama olayın yönünü belirleyen etkenler arasındadır. Asıl önemli olan bir ihtimal kurulacak bu sözde devleti hangi güç destekleyecekti? Yeni küçük ve gücü sınırlı olan sözde bu devleti destekleyen güç başta Türkiye olmak üzere çevre ülkelerden uzaklaşmak zorunda kalacaktı. Kaybettikleri kazandıklarının çok ötesinde olacaktı. Bu tarz politikayı planlayan güç, sözde bu yeni bir devlet kuruluşuna destek verse ve onu Türkiye dışında bir başka bölgesel güçle birleştirse bile bu birleşmenin Türkiye’den yana olmayacağı beklenirdi. Avrupa’nın bu planına göre. Kürtler Kuzey Irak’la bütünleştirilecek ve Irak Avrupa tarafından kontrol edilecek ve böylece Avrupa enerji kaynaklarını istediği gibi kontrol edecekti. Ayrıca küçülen Türkiye’yi de AB’nin içine alacak ve çözümün bozulması engellenecekti.
***
Ülkemizde bu model şu senaryoya dönüştürüldü: Kürtler Türkiye’den ayrılırsa ülkemiz Güneydoğu’daki sorunlu bölgeden ve o insanlardan kurtulacak ve AB’nin güçlü bir ülkesi olacaktır. Ülkemizde bu modeli destekleyen ya da desteklemeleri için gereken mükafatı alan bir kitle vardı. Bunlar bölünmenin ülkemizi güçlendireceğini ve AB’ye girmemizi sağlayacağını savunuyorlardı. Bunu destekleyen çevre Kürtlere kötü davrandı ve onları devletten uzaklaştırdı. Şüphesiz yapılanın doğru olduğuna inandırmak için PKK’yı olduğundan güçlü gösterdiler ve onların terör yapmalarını desteklediler. Bu konuda iyi niyetli olan ancak siyasi açıdan çok zararımıza olan Kürt karşıtlığını desteklediler ve ülkede bu problemin barışla çözümünden yana olanları etkisiz hale getirdiler. ABD’nin Irak’ı işgal nedeninin demokrasi olduğu söyleniyor ama giderek Irak bölünüyor ve demokrasi imkansız hale geliyor. Gerçek neden aranırsa bu işgalin Irak’ın Avrupa’nın kontrolüne girmesini engellemek için olduğu görülür. Eğer Barzani Avrupa’dan yana olsaydı ABD onu kolaylıkla tasfiye ederdi oysa onu koruduğu bile söylendi.
Siyasi olayları günlük olaylara benzetmeden ve duygusal nedenleri ön plana çıkartmadan incelemek gerekir. Yoksa siyasi yaklaşımınız halka söylediğiniz gibi duygusal olursa kaybedebilirsiniz. Yani şimdi Diyarbakır’daki görüşmeyi duygusal açıdan değerlendirirseniz hata yapmış olursunuz. Bazı dış güçler siyasi olayları duygusal olarak algılamamızı destekliyorlar. Bundan sonra bir güç olacaksak olayları akıl yoluyla değerlendireceğiz ve büyük güç olmanın ilk şartını yerine getireceğiz.
Kürtlerle bir arada yaşamak ne bizim için ne de onlar açısından zararlıdır. Şu anda görünen bölgesel bir güç olmak için iki tarafın anlaşması ve bu bağlılığı bölgedeki Kürtlerin isteği haline getirmektir. Dünyadaki yeni oluşumun şartları bu konuda uygundur. Dostluk ve birlikte hareket etmek Balkanlarda da her iki taraf için faydalı olacaktır.