Bir toplumun gelişmesi, ayakta kalması için emek harcayanlar, destek verenler o toplumun efendileridir.
Onlara vefa ve saygı, toplumun toplum olmasından doğan sorumluluğudur.
Bunu bir kenarda bekletelim.
Toplumu, toplulukları ayakta tutan, gelenekleri, ahlak değerleri ve yasalarıdır. Ve tabii bunlara bağlılıktır.
Bunlar delinmez, zaman içinde geliştirilmesine omuz verilir ve hep arkasında durulur.
Onlara her kesimin saygı göstererek uyması, gene o toplumun varlığı için olmazsa olmaz koşuldur.
Beşiktaş Divan Kurulu, yönetmeliği uygulayarak, 283 üyesinin üyeliğini, üst üste üç toplantıya mazeretsiz katılmadıkları için, düşürdü. İçlerinde kulübe hizmet etmiş, destek vermiş, benim de sevgi saygı duyduğum çok önemli isimler vardı.
Ve kıyamet koptu!
Üyelikten çıkarılanlar, ne bu maddenin yönetmeliğine konduğu toplantıya gitmişler (ve belki kimi de gitmiş bu kuralın devreye girmesi için oy kullanmış!) ne sonrasında bu kurala uymuşlar!
Hem gitmemişler hem kendilerine toplantı çağrısı geldiğinde katılamayacaklarını bildirmemişler! Ki bu işlemler artık çok kolay! Ellerindeki çağrı, katılamayacakları durumda ‘mazeret bildirmeleri’ uyarısını da taşıyor!
Ciddi çalışan bir divan kurulu bu durumda, uymak zorunda olduğu yönetmeliği uygular... Bunun için kurulu suçlamanın anlamı yoktur.
Şimdi, “Az önce kulübe hizmet edenler o kulübün efendileridir, dedin, efendilere bu yapılır mı?” diye soracaksınız.
O zaman yeni soru?
Efendi efendiliğinin bir gereğini yerine getirmediği için mi hatalıdır; yoksa o efendinin koyduğu kuralları koruma ciddiyetini gösteren mi?
Sonuç acıdır, ama Divan doğrusunu yapmıştır.
Çıkarılanları geri almak zor değil. Asıl üzerinde durulması gereken başka şey:
Geri çağrılanlar, devam edecekler mi? Ya gene devam etmezlerse? Etmezlerse etmesinler mi? Bu tartışılmalı, bir.
Neden devam etmiyorlar? Neden mazeret bildirme gereğini bile duymuyorlar? Bu da KOCAMAN, İKİ...
Önce Divan’ı devam etme iştahı yaratacak bir duruma getirmek gerekir. Bini aşkın üyesi olan bir kurulun 42 kişi ile yönetmelik maddesi yapmasının ne anlama geldiği çok iyi irdelenmelidir.
Bugünkü durumdan o anlam çıkıyor ki Beşiktaş’ta Divan, üyelerinin bile takmadığı, önemsemediği bir kuruldur.
Divan için evvela, Divan’a değer verme olgusu yaratılmalıdır.
Bu değeri mazeretsiz veremeyenlerin seslerine de bir daha kulak asılmamalıdır.
Çıkarılma durumunun genel kurulda çözümleneceğinden hiç kuşkum yok. Ama Divan’a olan ilgisizliğin çözümleneceğinden endişeliyim.