İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) arasında yaşanan kriz uzun süre tartışılmaya devam edecek. Yaşanan olaylar sendikayı karıştırdı. İşçiler sendikaya, bizi sattı derken, DİSK Genel başkanı Kani Beko’da Aziz Kocaoğlu’nu suçladı ve ‘Başkan bize bunu yapmamalıydı, biz ona destek vermiştik’ diyerek sendikayı sattı imasında bulundu.
YHK kararlarının işçilerin beklediği oranlardan düşük gelmesi ile hedef tahtasına konulan, binlerce işçinin belediye ile işbirliği yapmakla suçladığı DİSK Genel Başkanı Kani Beko sert konuştu. Beko, belediyenin tutumu ve yaşanan gelişmeleri Avrupa’ya taşıyacaklarını ifade ederken, CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne götürdüğü 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu Sözleşme Kanunu’ndan yararlanan yine CHP’li bir belediye fırsatçılık yaptı. Belediye yönetimi ile YHK arasındaki kirli ilişkinin bir sonucu olarak kararlar geldi. İzmir belediyesi 12 Eylül darbesi sendika kanunlarının bir boşluğunu kullanarak masada anlaşmak yerine YHK’ya gitmiştir. Aynı partiye mensup kişilerden oluşan YHK yaptığımız tüm itirazlara rağmen bu kararı almıştır.
Sendikayı kendilerini kandırmakla suçlayan işçilerin sendikayı basarak işverenle işbirliği yapmakla suçlanan ve sendikayı karıştıran bu tabloya nasıl gelindi? DİSK Başkanı Kani Beko, Kocaoğlu ile imtihanında ne yazık ki mağlup oldu. Neden mağlup olduğu elbette tartışma konusudur.
Kani Beko, kendisine destek verdik ama işbirliği yapmadık dese de sendika üyesi işçiler bu açıklamayı inandırıcı bulmadıkları için ve işverenle işbirliği yapıldığı, kendilerine oyun oynandığı gerekçesi ile sert tepki gösterirken DİSK binası önünde toplanıp eylem yaptılar. Gerginliğin artması sebebi ile sendika binasında mahsur kalan DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve sendika yöneticileri emniyetten yardım istemek zorunda kalmıştı. Doğrusu bu sendikacılık hayatında ender görülen bir olaydı. İşçi sendikasını olan güvenini kaybetmiş ve sendikayı basmaya kadar ağır tepki göstermişti.
İşverenle iletişim bahanesiyle işbirlikçi görünümü oluşturan, işverenle yaptıkları işbirliğini bir başarı gibi sunan Disk yöneticilerinin Kocaoğlu’na her aşama da bu kadar angaje olması sendikacılık açısından elbette sorgulanacak bir durumdur. Nitekim DİSK Genel başkanı Kani Beko, Başkan Kocaoğlu için “Yerel seçimlerde ona destek verdik. Bana bir gün ‘seçime gidiyorum, destek ver’ dedi. Tam 10 bin işçi ile kendisini karşıladık. Seçimde de, yargılanırken de destek verdik. Büyükşehir davasında yalnız bırakmadık. Binlerce işçi adliyeye gittik. Ona her türlü desteği verdik. 397 yıl hapis cezası talebiyle yargılandığın davada adliye önüne kim geldi? Sana kimler destek verdi” diye soruyor. Şimdi işverenle böylesine bir işbirliğine karşı sendika üyesi işçilerin sendikalarını sorgulamaları da doğal karşılanmalıdır.
Diğer taraftan bu gelişmeler Disk’te büyük bir sarsıntı oluşturduğu da gerçektir. Son gelişmeler Kani Beko ve rakipleri arasında kılıçların çekilmesini de tetikledi. Sendikada liderlik savaşları başladı.
Bilindiği gibi Genel İş 1 No’lu Şube Başkanı Fikret Ocak ile Kani Beko arasında çok büyük bir çekişme var. Ocak, Beko’nun, eylemden haberi olmadığı görüşünü yalanlarken, eylemden haberinin olduğunu iddia ederek, Beko’nun suçu kendisine atma çabası içerisinde olduğunu açıkladı. Beko ise sendika seçimlerinde karşısında yer alan 1 Nolu Şube Fikret Ocak’ın yönetimi ile birlikte planlı şekilde süreci baltaladığını iddia etmişti. Beko, “Olay günü işçiler birilerinin örgütlemesiyle sendika önüne yığıldı. Benim hakkımda dedikodu pompaladılar. Birileri maalesef oyunlar oynamaya çalıştı” diyerek Fikret Ocak’ı ‘gizli çalışma’ yapmakla suçlamamıştı. Bu karşılıklı suçlamalar ile sendika da derin çatlaklar ve ayrışmalar oluştu.