Türkiye, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat başta olmak üzere açık ve örtülü darbelerle bağımlı hale getirilmek istendi.
15 Temmuz'da bu süreci tersyüz etsek de teyakkuz halimiz devam ediyor.
Çünkü, jeopolitik kırılmaların yaşandığı bir dünyada Türkiye'nin tam bağımsızlık mücadelesi sürerken, tarihi gerilimleri de bir türlü yakasını bırakmıyor.
Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde yaşananlara ilişkin tartışmalar da bunun bir yansıması.
İşin kötüsü kimileri konuyu rejim tartışmasına kadar götürdü.
Olayla ilgili incelemeler devam ediyor.
Sürece MİT de dahil oldu.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin o "korsan yemin törenine" ilişkin sorduğu sorular çok önemliydi:
"Buna kim ya da kimler karar vermiştir? Kanunla belirlenmiş yemini müteakiben mezun subayların bir bölümünün dile getirdikleri yemine ihtiyaç duyulmasının mana ve maksadı nasıl yorumlanmalıdır?"
İlk günden itibaren konuyu ideolojik zemine taşıyarak konuyu köpürtmek isteyenlerin önünü tıkadı bu sorular.
Zira, konu ideolojik değil bir disiplin sorunuydu...
İki gün önce de ÖNDER'in programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ordu milletin her bir ferdinden teşekkül eden bir ordudur. Bu ordu milletindir ve milletin göz bebeğidir. ...ordumuzun tekrar yıpratılmasına izin vermeyiz." diyerek konuyu istismar edenlere net bir cevap verdi.
Erdoğan'ın "Ordumuzun üzerinden siyasi hesap görülmesine müsaade etmeyiz." sözü de incelemede ciddi bir mesafe kat edildiğini gösteriyor.
Ama Kemalistler, sözde ulusalcılar hikayeyi hala kuyruğundan tutuyorlar, teğmenlerin attıkları sloganı tekrar edip duruyorlar.
Kendi yankı odalarından kurtulup kulak verirler mi bilmiyorum ama ayrıntısına girmeden bir hatırlatma yapayım Kemalistlere...
Talat Aydemir hadisesini bilenler bilir.
Aydemir'in 1963'te gerçekleştirdiği darbe girişimine destek veren 1500 Harbiyeli de "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye yürümüşlerdi de İsmet İnönü hepsini okuldan atmıştı.
Yani bu konu yeni değil...
Ben geçen yazımda "genç subaylar rahatsız parodisi" derken bunu kastediyordum işte.
Teğmenlerin ayaklarının altına bilyeler döşenmiş olabilir.
Yine de kurmay adaylarının meslek hayatlarının hemen başında bu kadar duygusal, disiplinsiz hareket etmeleri ciddi bir sorun elbette.
Ama Bahçeli'nin "buna kim ya da kimler karar vermiştir?" sorusu aklı ve mantığı devreye sokarken, Kemalistlerin en hafif ifadeyle oyuna gelmişliklerinin de operasyona açık olduklarını, zihin dünyalarının da 1960'dan başlamak üzere Amerika'ya bağlı gerçekleştirilen darbelerle yoğrulduğunu gösteriyor.
Baksanıza konuyu, FETÖ'cülerin oluşturduğu zeminde sözde ideolojik tartışmayı hala sürdürüyorlar.
Etnikçi terörün siyasal uzantısı DEM'in partneri CHP'nin Genel Başkanı'nın Atatürk soslu açıklamasının da başka bir garabet olduğunu hatırlatıverelim.
Onun için eğip bükmeye gerek yok...
Sloganları ne olursa olsun, konu bir disiplin meselesi ve teğmenler, bu eylemi emir almadan yaptılarsa askeri disiplin kanununa göre hesap vermeliler.
Ne var ki, böyle bir eylemin askeri hiyerarşi bakımından olmayacağını, olmaması gerektiğini hepimiz biliyoruz.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı'nın "siyasi hesap" vurgusunun üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor.
Olayla ilgili inceleme devam ederken Kara Harp Okulu Bölük Komutanı Binbaşı M.'nin istifası bu noktada değerlendirilebilir mi bilmiyoruz ama...
Olayın ilk gününden itibaren, özellikle sosyal medya üzerindeki ideolojik soslu tartışmaların izini sürmenin önemli olduğunu düşünüyorum.