İnsan yaş aldıkca kendisi ile barışıyor, bilmediklerini daha kolay itiraf ediyor. Geçenlerde bir fransız televizyon kanalında gördüm, bir partinin konuşmacısının “dışarıda yaşayan Fransa vatandaşları milletvekili” diye bir ünvanı vardı, ben ilk kez gördüm bunu.
Bu milletvekili Fransa’nın denizaşırı bölgelerinden seçilmiş biri değil, mesela Türkiye’de yaşayan, İtalya’da yaşayan, yerleşik Fransa vatandaşlarının milletvekili idi, bu düzenlemeye izin veren yasa 2004’te Fransa Parlamentosundan geçmiş, bugün yanılmıyor isem 11 milletvekillleri var dışarıda yerleşik Fransa vatandaşlarını (yaklaşık iki milyon) temsilen.
Internetten bakıyorum, Türkiye’nin yurtdışında yaşayan, kaynaklar farklı bilgiler veriyor ama yaklaşık 4.5 milyon vatandaşı var.
Kimse karıştırmasın, “dış türkler” gibi bir kavram değil bu, önemli bir bölümü muhtemelen çift pasaportlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından bahsediyorum.
Ülkemizde nüfusu 77 milyon, seçmen sayısı da 52 milyon ise, bu demektir ki, dış ülkelerde yaşayan ortalama en azından üç milyon seçmenimiz var.
Bu seçmenlerimiz bugünkü mevzuata göre havaalanlarında, sınır kapılarında oy kullanıyorlar, muhtemelen yakında ikametgahlarının bulunduğu dış ülkelerde en yakın konsolosluklarda oy kullanacaklar.
Bu oylar, sandıklar açıldığında, Türkiye geneli verilirken ilgili partilerin oylarına ilave ediliyor, genel yüzdelere yansıyorlar böylece ama doğal olarak da herhangi bir seçim çevresinde milletvekili dağılımını etkileyemiyorlar.
Oysa bu böyle olmayabilir.
Türkiye dışında yaşayan 4.5 milyon vatandaşımız ve 3 milyonu aşan seçmenimiz varsa bu vatandaşların, seçmenlerin Türkiye dışında yaşamaktan, yerleşmiş olmaktan kaynaklanan özel ve ortak problemleri, sorunları var.
Söz konusu seçmelerimiz için sayılarına orantılı olarak milletvekilliği tanımlanabilir, partiler mesela İstanbul birinci bölgede aday gösterir gibi “dış vatandaşlar milletvekillikleri” için aday gösterirler, milletvekillikleri de üç milyon seçmen için sonuçlara göre dağıtılır.
Üç milyon seçmen söz konusu olduğuna göre basit bir nüfus-milletvekilliği oranı yapsak bile, bu hesaplama doğru da olmayabilir, en azından yirmi beş milletvekili çıkar dış ülkelerden, dış ülkeler herhalde tek bir seçim bölgesi sayılır ama farklı düzenlemeler de yapılabilir.
Yirmi beş milletvekilliği önemli bir büyüklüktür, seçim aritmetiğine göre bu büyüklük azalabilir, artabilir de, dağılımı çok önemli olabilir, partilerin anayasa değişikliği çoğunluğunu bile etkileyebilirler.
Bir çok önemli faydası da siyasi partilerin ilgi alanlarını bir nebze de olsa değiştirir, gurbetçilerin sorunları üzerinden başka alanlara açılabilirler.
TBMM’ye dış ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızı temsilen milletvekillerinin girmesi Parlamentoya da başka bir hava katabilir.
Yazımı noktalarken biraz da yandaşlık yapalım, böyle bir düzenleme yapılır ise, muhtemelen iktidar partisi buna önayak olacaktır ve yine muhtemelen de bu işten en kârlı yine AK Parti çıkacaktır, benim gurbetçilere yönelik gözlemim bu doğrultudadır.
Bu işin önünde anayasal engel var mıdır, bilemem ama iş doğru ise, gerekir ise, küçük bir anayasa değişikliği de yapılabilir, kimse buna itiraz edemez.
Seçim propagandalarında parti liderleri Münih’de, Berlin’de Paris’de de meydanlara çıkarlar ise, şirin olabilir.
Bir latife ile bitireyim, Star gazetesinde yazı yazıyorum, bu önerim AK Parti’ye ilk genel seçimler için küçük bir kıyağım olsun.