Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Arnavutluk ziyareti yalnızca bizim değil, diğer başkentlerin de dikkatini çekti.
Arnavutluk ve Türkiye arasında yapılan anlaşma sayısı bir hayli fazla. Resmi Gazete arşivini taradığımızda çok boyutlu bir sağlık, eğitim, acil durum ve savunma anlaşmaları dizisi karşımıza çıkıyor.
2020 yılı başında yapılan askeri anlaşma önem arz ediyor. Ankara'nın bu adımları Atina'dan dikkatle izleniyor. Çünkü Arnavutluk ve Yunanistan arasında bir asırdır süregelen sorunlar mevcut.
1913 Floransa Protokolünün bıraktığı Çameria sorunu ile Müslüman Arnavutlar ve Atina'daki Ortodoks Arnavutlar problemi devam etmektedir. Yunan azınlığın yaşadığı Kuzey Epir sorunu da her iki ülkenin arasındaki önemli problemlerdendir. Yunanistan'ın İyon Denizi'nde izlediği siyaset Türkiye ile yaşanan kara suları ve kıta sahanlığı sorunlarıyla benzerlik göstermekte.
Ankara ve Tiran, Yunanistan'ın şımarık talepleri ve maksimizasyon politikalarını dikkatle takip ederken iki ülke arasındaki anlaşmalardan Atina epeyce rahatsız oluyor.
Bölgede Atina'nın dışında yaşanan sorunların arka planında körüklenen milliyetçi akımlar mevcut. Türkiye bütün taraflar üzerinde ağırlığı hissedilen önemli bir güç. Sırbistan, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Kosova, Kuzey Makedonya gibi ülkelerde etnik ve dini gerilim hatları mevcut. Bu hatta ateşlenecek bir kıvılcım elbette çok tehlikeli.
Türkiye bu alanda barışın ve huzurun teminatı olarak bütün ülkelerin ortak saygısına sahip. Bilhassa Erdoğan'ın özel ilgisi Balkan coğrafyasını bizim gündemimizde de önemli kılıyor.
TİKA'nın tarihi eserleri restorasyonu, YTB'nin Türkiye Bursları projesi çok önemli çalışmalar. Bu çalışmalar ve gelişen ticaret hacmi Balkanlarda Türkiye imajını güçlendirmekte ve ülkemizdeki milyonlarca Balkan göçmenini de memnun etmekte.
Ukrayna-Rusya gelirimi
Erdoğan, Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesine tepki gösterdi. "Putin'in Şam'a verdiği desteğe karşın Erdoğan Kiev'in yanında olur mu?" sorusu gündeme geliyor elbette. Ancak Erdoğan Ukrayna-Rusya arasındaki gerilimin tırmanmasını istemiyor ve uzlaşma için gereken desteğin verileceğini ifade ediyor.
ABD'nin Putin'i Ukrayna'da oyalayarak Pasifik hattından uzak tutmaya çalıştığı iddiaları dikkat çekiyor Batı medyasında. Ayrıca Çin'den uzaklaştırmak için Rusya'ya yapılan baskılar/ambargolar nasıl bir sonuç verecek merak konusu.
Ukrayna-Rusya krizinin Avrupa'da doğal gaz sorunu yarattığı ve boru hatlarının sevkiyat yapamadığını geçen hafta vurgulamıştık. Bir savaş çıkmasa bile savaşın konuşulması dahi enerji, emtia piyasalarını, borsaları huzursuz etmeye yetiyor.
Doğu Akdeniz'de denklem değişiyor mu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Herzog'la görüşmesi ve yeni Bennet hükümeti Ankara-Tel Aviv hattında yumuşama sinyalleri veriyor. Zaten ticaret kanalı açıktı ancak diplomatik durgunluk vardı. Körfez ülkeleriyle atılan adımlar ve yakın dönemde dış politikaya hakim olan pragmatik yaklaşım olgunlaşmayı bekliyordu.
Bölgede ABD yerine İngiltere'nin artan sessiz nüfuzu dikkati çekiyor. Ayrıca ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake ilginç bir isim. İlter Turan'ın tespitlerine göre eski Cumhuriyetçi Senatör siyaseten bu göreve getirildi. Büyükelçi Flake, F35 ve S400 gerilimlerini çözmek için gayret gösterecek mi? EastMed projesini rafa kaldıran ABD'den gelen açıklama Türkiye – ABD ilişkilerine yeni bir boyut katabilir mi? Şimdilik bu sorular merak konusu.