Milyonları bir araya getiren, darbelere, ayrışmaya, terör ve silahla ülkeye yön vermeye çalışanları lanetleyen, bu uğurda canlarını kaybedenleri minnetle anan ve halkın farklılıklarla bir arada yaşama iradesini ortaya koyan olağan üstü bir buluşma yaşandı Yenikapı’da.
Darbenin gerçekleşmemiş olmasının yanı sıra, demokrasinin geleceğine olan güven de kutlandı; 15 Temmuz’la birlikte tüm darbelere de karşı çıkıldı.
Bir ilk olarak yaşanan bu buluşmanın, bizler için anlamı büyük ve derin; başka ülkelerin ise, biraz haset, biraz kuşku ve biraz da mesafeli bir algı içinde olduklarını ifade etmek gerekir.
Başka ülkelerin bu tutumlarını, basın yayın organlarından çıkarıyoruz. Öncelikle şunu belirtelim, büyük buluşmayı hemen hepsi Türkiye halkının darbe karşıtlığı biçiminde ele almış. Yenikapı’da bir araya gelen insanların sayısı ise, biraz düşük tutulmuş. Düşük dediysek, 5 milyon yerine 3-3,5 milyon.
Bir çok Avrupa ülkesi için eşik 1 milyondur denebilir. El Kaide’nin 2004 Madrid ve 2005 Londra saldırılarından sonra meydanlara toplanan kişilerin rakamları 1-1,5 milyon olarak açıklanmıştı; belki bu nedenle kalabalık mevhumunda da bir kanaat oluşmuştur.
Bu ayrıntının dışında, üzeri kapalı biçimde ima edilen bazı noktalar olduğu da belirtilmeli.
Halk neden bir araya geldi?
Yenikapı buluşması, hemen tüm yabancı basında öyle ya da böyle “Erdoğan” ile ilişkilendirilmiş. İsim zikrederek aktarılan haberler olduğunda o isim ile anlam bulan siyasi hareket anlaşılır. Cumhurbaşkanı’nın çağırısıyla yapılan buluşma demek başka, Erdoğan’ın çağırısıyla halk toplandı demek başka.
Aslında yabancı basın da haksız değil, zira iktidardaki siyasi hareketin esas taşıyıcısı Cumhurbaşkanı. Ancak ısrarla “Erdoğan” diye ifade edilmesinde hınzırlık var. Alandaki milyonların Erdoğan’ın askerleri, seçmenleri ya da inananları olarak ima ederek bunun “batı tipi” demokrasiye benzemediği gösterilmeye çalışılmış.
Kafa karışıklığını anlayışla karşılamak lazım. Zira öncelikle Türkiye’de insanların cumhurbaşkanlarını, hiç bir başka neden olmadan da sevebileceklerini bir yabancının anlaması kolay değil. Ayrıca ellerinde ulusal bayraklarla milyonlarca kişi ancak Kuzey Kore’de devlet başkanının emri ve ceza tehdidiyle sokağa iner diye bir kanı da yaygın. İnsanların kendi istekleriyle bir araya gelebileceği pek akla gelmiyor, bu bireylerin tekil iradesi olarak değil, toplu davranış biçiminde ifade buluyor.
Muhalefet “DE” vardı
Söz konusu ortak bakış açısına rağmen, yabancı basın yayın organlarının yaptığı bazı röportajlar var ve bunlarda tek tek bireylerin ortak tutumu nasıl kişisel ve farklı nedenlerle aldıkları ortaya çıkıyor.
Bir yandan meydanlarda sadece AK Parti seçmeninin olmadığını, ancak öte yandan “Erdoğan” faktörünün de ne denli etkili olduğunu görünce, klasik ve oldukça da eski zihinsel çerçeve dağılıyor. Cumhurbaşkanı’nı otoriter rejim kurma heveslisi olarak gösterince, şimdi bunca farklı hatta cumhurbaşkanını kıyasıya eleştiren kişi ve eğilimlerin de sahaya inmesini açıklamakta zorlanılıyor.
Belki de tam bu nedenle, neredeyse tüm yabancı basın Yenikapı buluşmasında muhalefet partilerinin de olduğunu belirtti. Ancak, bu “de” eki biraz sorunlu.
Biz, cumhurbaşkanı bir çağırıda bulundu ve iktidar ile muhalefet partileri bu davete olumlu yanıt vererek buluşmayı birlikte gerçekleştirdiler diye görüyoruz. Yabancı basın ise, “Erdoğan” çağırdı, herkes gitti diye yorumlamaya, miting fotoğraflarını Mehter Takımı ile sınırlı tutarak hala demokrasi değil Osmanlı iması yapmaya devam ediyor. Yazık.