Diyor ki, “Malvarlığı beyanına ihtiyaç var ‘İslami kesimler’de. On yıl önceki mali durumları ile bugünkü ihtişamları arasında derin uçuruma sahip olanlar, bu mal varlığına hangi yollarla ulaştığını izah etmeli. Etmeli ki, “dava”ya leke sürülmesin.”
Doğru diyor!
Bu İslami kesime, kadın giyiminin ünlü markası, lüks oteller zinciri, davetiyecilikten altın madenciliğine yürüyenler falan falan da dahil mi?
Dahilse onların da malvarlığı beyanı vermesi lazım mı?
Daha önce bir vesile ile söylemiştim yeri geldi yine söyleyeyim.
Biz “lüks” ve “şatafat” anlamında ne gördük ise sizde gördük!
Yatı da katı da maklubeyi de... Oteli de yalıyı da ipek eşarbı da... Siz de gördük.
“İslami kesimlerde mal beyanına ihtiyaç var” cümlesini kurmak senin haddin değil. Zira Kur’an’ı Kerim’in ifadesi ile “Niçin yapmadıklarınızı söylersiniz?”
Siz ne zaman “fakir” sevdiniz? Siz ne zaman, “fukara” kaldınız?
“Falanca ağabeyi arayayım da yatıyla gelsin şu Boğaz’da bir deniz sefası sürelim” diyen kimdi?
“İslami kesimler” diyerek kategorize ettiklerinize hesap sorabilecek noktada siz hiç olmadınız, olamazsınız!
“Dinime söven bari Müslüman olsa” sanki tam sizin için söylenmiş.
Ne dersiniz?
‘Olabilir’ diyerek olsun istiyorlar
“Laf ishali” dedim ya bunlar..!
Ağızlarında hiç bakla ıslanmıyor.
“Bak biz demiştik” niyetindeler ama “demiştik” diyebilmelerinin alt yapısını da yapanlar yine onlar.
Nerden anlıyoruz?
Çünkü kesinlikle “laf ishali” bunlar!
Zira, yakın gelecekte yapacaklarını faş etmeden duramıyorlar.
Mesela, “Seçime şaibe karışacak” diyerek şimdiden “Seçime şaibe karıştıracaklarını” ilan etmiş oluyorlar. Bunu da twitter hesaplarından paylaşıyorlar.
“İç savaş çıkabilir. Türkiye Suriye gibi olur” diye kehanette bulunuyorlar...
“İç savaş çıksın, Türkiye Suriye olsun” diye alt yapı yapıyorlar.
Son örnek malum gazetenin Washington’dan yazan yazarından geldi.
Diyor ki, “...Büyük ihtimalle her yolun mübah olacağı bu savaşta, Türkiye toprakları şimdiye kadar görmediği oranda ve türde teröre, şiddete, istikrarsızlığa maruz kalabilir.”
Siz “kalabilir” ibaresini temenni olarak okuyun.
Zira hatırlar mısınız? 5 Mayıs 2011’de dönemin Başbakanı Erdoğan’ın konvoyuna Kastamonu dönüşü Ilgaz Dağı’nda saldırı düzenlenmişti. O saldırının ipuçlarını saldırıdan günler önce Paralel Yapı’nın eski polis memuru bir yazarı köşesinde vermişti!
Şimdi ne demek istediğimi anladınız mı?
Ya kuş ötemiyor ya sağır sultan bunlar
Star Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak tüm nezaketiyle, “Sayın Tekin’in omzuna konan paralel bir kuş, kulağına bir şeyler fısıldamış. Olayı tam anlayamayan acemi ‘çevirmen’, ‘Suriye... 2 gün sonra...’ gibi parçaları birleştirince ortaya ‘Türkiye 2 gün sonra Suriye’ye girecek’ şeklinde bir cümle çıkmış” diye yazdı “CHP’nin Kripto çuvallaması...” başlıklı yazısında.
Anladığımız kadarıyla 90’lı yıllarda Emin Çölaşan’ın Ankara Cinnah’taki ofisine gelen “minik kuş”un bir benzeri bugünlerde CHP ve HDP’lilerin omuzlarına konar olmuş.
Lakin bu kez ya kuş ötemiyor, ya omuzuna kondukları sağır!
Zira baksanıza Paralel Kuş’un omzuna konduğu Gürsel Tekin, “Sağır duymaz uydurur” sözünün gereğini yerine getirdi ve rezil oldu!
‘Bir sağdan bir soldan astık’ diyenin amel defteri
12 Eylül darbesi olduğunda ben çocuk yaştaydım. Ancak 12 Eylül’e giden yolda, kafama dayanan silahın patlamasından çok “Öldürmeye bile değmezsin velet” cümlesine muhatap olup, namluyla vurulan anlımın şiştiğini bilirim.
Bir şey daha bilirim.
Bizim evin sırasındaki Alevi ailenin iki çocuğunun “Dev-solcu” olduğunu...
Arka sokağımızdaki kaytan bıyıklı Bahattin’in kaçak bir Ülkücü olduğunu da..!
Birbirlerini gördüklerinde ellerini bellerine atıp sokak ortasında çatıştıklarını da.
12 Eylül darbesinden sonra sanki hiçbir şey yokmuş gibi mahallenin boş arsasına kurulan voleybol sahasında hep birlikte voleybol oynandığına da şahitlik etmişliğim var.
Sonrasında “Darbeyi meşru kılmak için, olgunlaşmasını bekledik” sözünün mimarı Kenan Evren zihniyetinin Mamak’ta, Diyarbakır’da neler yaptığını bilen de benim.
Hasılı, “Adil olsun diye bir sağdan bir soldan astık” diyecek kadar fütursuz bir Kenan Evren vardı ve elbet o da öldü!
Şimdi, bir sağdan bir soldan gelecek “Kiramen Katibin” meleklerinin onun için hazırladığı amel defterini eline alıp Mahşer Günü’nü bekleyecek.