Erdoğan, Ankara’daki büyükelçilere verdiği iftar yemeğinde o sözü söylerken, meğer, Washington’da başka bir filmin senaryosu yazılıyormuş. Dünyanın, özellikle Birleşmiş Milletler’in Ortadoğu’da sergilediği çapsız ve iki yüzlü politikaları eleştirirken birden durdu, “Eh, tabii, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sevilmez, çünkü doğruları söylüyorum” deyiverdi... O da biliyor haliyle, dünya mahfellerinde hakkında pişirilen yemeğin hayli yavan olduğunu...
Nitekim, Amerikan Kongresi üyesi John McCain’in Amerika’nın yeni Türkiye Büyükelçisi John R.Bass’a Senato Komitesi’nde Erdoğan için “otoriter” dedirtme çabası bu konuşmanın devamında geldi. Anlaşılan, Erdoğan’ın eli-kolu uzun güçlü düşmanları var, 2. Abdülhamit (1842-1918) gibi hedefe oturtulmuş...
Siyonizmin sözcüsü
Bakın, bundan üç yıl önce John McCain için ne yazmışım.
“Vietnam Savaşı gazisi ve hatta “savaş esiri” olan McCain, Amerikan Kongresi’nin savaş yanlısı kanadının güçlü isimlerinden biridir. Amerikan savunma sanayinin Kongre’deki bir numaralı sözcüsü olarak tanınır. Bu nedenle, Obama yönetiminin Libya’ya, Afganistan’da olduğu gibi insansız avcı uçaklarını sevk ettiğini açıkladığı gün Bingazi’de ortaya çıkması anlamlıdır.
John McCain, bir Cumhuriyetçi olarak tam bir neo-con’dur. Bu nedenle Irak’ı mahveden eski başkan George W.Bush’tan farklı bir karakter değildir.
Bu yapısı nedeniyle Amerikan Kongresi’ndeki Yahudi lobisinin de en yakın çalışma arkadaşıdır.
(...)
John McCain’in siyasi yaşamının perde arkasını anlamamıza neden olan gelişme 2008 Başkanlık Seçimi kampanyası sırasında yaşanmıştı. Demokrat Obama’nın favori girdiği yarışta baştan itibaren geride kalan McCain, kampanyasının ilk sekiz ayında gerekli parayı toplayamamış, devreye, bir İngiliz vatandaşı olan Lord Rothschild girmek zorunda kalmıştı. İsrail devletinin “kurucu ailesi” olarak tanımlanan ve dedeleri Edmond Rothschild’in 1982-86 yılları arasında İsrail parasının üzerinde resmi bulunan bu zengin aile, McCain’in sorununu kısa sürede çözmüştü. Amerika, vatandaşı olmayan bir ailenin Londra’da verdiği gala yemeği ile Başkan adayına para toplamasını da haftalarca tartışmıştı.
McCain’in Rothschild bağlantısının Arizonalı zengin kayınpederi Jim Hensley’in, bir başka güçlü Yahudi ailesi Bronfman’lar ile olan yakın ilişkisine dayandığı anlaşılmıştı. Rothschild ailesi gibi Siyonist hareketin önde gelen finansörlerinden olan Bronfmanlar’ın aile reisi Edgar Bronfman, yıllarca yürüttüğü Dünya Yahudi Kongresi başkanlığıyla tanınıyor.” (İsrail Libya’da devrede, STAR, 25 Nisan 2011)
Konuya, 2.Abdülhamit’in adını karıştırmamın nedenini anlamışsınızdır sanırım.
Bu iyi oldu
John McCain, Ortadoğu’da nerede bir çatışma varsa orada beliren bir karakter. Ona verilen görev bu... Yukarıdaki yazıyı iç savaş sırasında Libya’nın Bingazi kentinde ortaya çıkması üzerine yazmıştım, sonra, 2013 Mayıs’ında Suriye’de de gördük. Mesela, 2010 yılında da Bağdat’ta çıkmıştı karşımıza... Pek yerinde oturan bir tip değil, Afganistan’da hatta darbe sonrası Mısır’da da ortalığa dökülmüştü. Söylediğim memleketlerin bugünkü hali ortada...
Bu nedenle, siyasi kimliği olmayan, Amerikan Dışişleri’nin yetiştirdiği tipik bir “teknokrat” karakterli Büyükelçi John R.Bass’ı tam 3 dakika 25 saniye baskı altında tutup Erdoğan için “Bu doğrultuda (otoriterlik) bir kaymadır, evet” sözünü alması hayırlı olmuştur.
Ülkede sürüp giden “diktatör” kampanyasının gerçek odağını bir kez daha net olarak öğrenmiş olduk. Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığı’na atanmasının İsrailli politikacılar Ehud Barak ve Avigdor Lieberman’ı neden rahatsız ettiğini, Fidan’a dönük tutuklama ve siyasal meşruiyete dönük darbe girişimlerini, Erdoğan’ın “sevilmem, çünkü...” sözünün arkasında yatan işareti de...
Düşmanına göre konuş
Bir şeye inanırım: Bir insanın yaşam karşısındaki kalibresini, yaşam yoldaşı eşinin kalitesi ve düşmanlarının gücü belirler... Eğer, düşmanın, güçlü ve gücünün yarattığı zalimlikle üzerine geliyorsa, iyi yoldasın demektir. Bu seni, hem yaşam karşısında “teyakkuz”da tutar, hem de giderek güçlenmeni sağlar...
Erdoğan’ı, John McCain gibi bir “düşman” edinmesi nedeniyle tebrik etmekten başka çarem yok!..
John R.Bass, umarım, John McCain engelini aşıp, Ankara’ya gelir. Ankara’daki Amerikan Büyükelçilik binasında, Türk iç politikasına dönük manevralar gerçekleştiren siyasi kimliklere değil, soğukkanlı bir teknokrata ihtiyacımız var bugünlerde...