Her siyasi proje uygulanacağı günlerde egemen olan düşünce kullanılarak gerçekleştirilir. Mesela 28 Şubatta irtica kullanılmış, 12 Eylülde anarşi ve bunu destekleyen komünist ve faşit güçler kullanılmıştır. Kamuoyunda bu düşüncelerin egemen olması şart değildir. Önce bu düşünce egemen hale getirilir sonra bunun üzerine yapılacak operasyon monte edilir. Bu nedenle bir düşünce kamuoyunda güçlü hale gelmişse şu sorulara cevap aranmalıdır. Acaba gerçekten gerekli olan ve ülkeyi yöneten güç tarafından ülkenin iyiliği için öne çıkarılan düşünce siyasi bir hedefe varmak için kullanılıyor mu yoksa olmayan bir düşünce önce yaratılıp sonra kullanılıyor mu?
Mesela, bana göre, Arap Baharı denilen eylemlerde halkın düşüncesi önce yaratılmış, sonra olaylar başlatılmıştır. Yani yaşananlar kendiliğinden oluşmamış, belli bir hedefe varmak için kurgulanmıştır.
Bu nedenle ülkede bir görüş egemen olmaya başlarsa hemen bu iyi niyetli mi değil mi diye sorarım ve iyi niyetli olsa bile birilerinin bunu kullanarak hedeflerine varmaya çalışabilecekleri ihtimalini göz önünde tutarım.
Son zamanlarda ülkemizde demokrasi ve insan hakları ön planda ve bu düşünce iyi niyetle gündeme taşındı. Ancak bazı güçlerin bunu kullanarak iktidarı zor duruma sokmaya çalışıp çalışmadıkları araştırılmalıdır. Şu konuların iyi niyetli olmadığını düşünüyorum. Demokrasi ve halkın seçtikleri ön plana çıkarılıp atanmışlar aşağılanmaktadır. Oysa bunların birbiriyle mukayesesi anlamsızdır ve elma ile armudun hangisinin lezzetli olduğu sormak gibi bir anlam taşır. Ayrıca millet önde devlet arkadadır hatta devletin bütün kötülüklerin arkasında olduğu gibi bir izlenim yaratılmaktadır. Bunun hedefi bürokrasi ile siyasi iktidarı karşıt hale getirmek ve bürokrasiyi siyasi iktidara karşı kullanma hazırlığı olabilir.
***
Darbe hazırlıklarını yargılarken dikkatli olmak gerekir. Bu yargılamalar yanlış değildir ama içine bir takım haksızlıklar monte edilmişse ve Silahlı Kuvvetler bir hedef haline getirilip onun ülkeyi koruma değil darbe peşinde olduğu yazılıyorsa ve bunu söyleyenler iktidara yakın sayılıyorsa hedef orduyla iktidarın arasını bozmak olabilir.
Ayrıca dikkatimi çeken bir durum var. Tüm delillerin bazı darbe karşıtı, demokrasiyi seven kimseler tarafından getirildiği söyleniyor, yargılananların hiçbir savunması dikkate alınmadan onların suçlulukları sabitmiş gibi davranılıyor. Eğer bu yargılama sürecinde bazı haksızlıklar yapılır ve hazırlanmış deliller monte edilirse bu faaliyet iktidar lehine değil ileride onları 28 Şubatçıların konumuna düşürmek için hazırlık olabilir.
Delillerin değerlendirilmesi şüphesiz adaletin işidir. Ancak bunlar üzerindeki operasyonlar MİT ve Emniyet tarafından araştırılmalıdır. Yani adaletin yönlendirilmeden işlemesini sağlamak devletin görevidir ve bu adalete müdahale anlamı taşımaz.
Türkiye artık kendisi tarafından yönetilen bir ülke olma yolunda ilerliyor. Ancak bunun temel şartı hasma karşı da adil olmak ve kimsenin şerefiyle oynamamaktır. Ayrıca hasma karşı en sert ifadeler değil en doğru sözler değerli sayılmalıdır.