Kılıçdaroğlu’nun siyaset sahnesine nasıl indiğini hepimiz biliyoruz.
Rahmetli meslektaşımız Savaş Ay’ın programındaki ezik genel müdürün, “Benim adım Kemal’e nasıl dönüştüğünü de…
Dolayısıyla, siyaset birikimi olmayan, milleti hiç tanımayan bir emekli genel müdür bir de Erdoğan gibi bir rakiple karşı karşıya kalınca mecburi istikamet olarak, kendisini oraya getirenlerin stratejik ve lojistik desteğiyle siyaset yapmaya yöneldi.
Bir ana muhalefet partisi liderinin, 17/25 FETÖ darbesinden aylarca sonra seçim meydanlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan için yaptığı, “Darbeci, hırsız” yakıştırması FETÖ’ye hizmetten başka bir şey değildir.
FETÖ ile entegre siyaset aynen devam etmiş ve Kılıçdaroğlu, “15 Temmuz kontrollü darbedir” söylemi ile çıkmaz sokak öncesindeki son çıkışı da kaçırmıştır.
FETO’nun, “suikast talimatı” veren son kasetindeki 15 Temmuz sulandırmalarını dinlerken, Kılıçdaroğlu konuşuyor sanırsınız.
Suçüstü yakalandı
Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ve “Devlet aleyhine casusluk” olarak kabul edilen haberle ilgili olarak, CHP milletvekili Enis Berberoğlu’na 25 yıl ceza verildi ve 14 Haziran’da cezaevine gönderildi.
Oysa bu görüntüleri Enis Berberoğlu’na, Kılıçdaroğlu’nun verdiği iddia edilmektedir.
Ancak Kılıçdaroğlu, iki aydır bu hususta tek kelime etmedi.
Son günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan özellikle üzerine gitmekte ama Erdoğan’ın bir lafına beş katı cevap veren Kılıçdaroğlu bu konuda nedense dilini yutmuş görünmektedir.
***
Öte yandan sadece vesayetçilerine yönelik olarak yürüttüğü gizli iktidar politikası dönemi de 16 Nisan itibariyle sona ermiştir.
Yüzde 50’nin üzerinde oy gerektiren yeni sistemde Kılıçdaroğlu’nun hiçbir karşılığı yoktur ve zaten kendisi de bunu çok iyi bildiği için milleti kucaklayıp yüzde 50’nin üzerinde oy almak gibi bir hedefi de yoktur.
Bu yüzden, parti içindeki bütün baskılara rağmen, “2019’da adayım” diyememiştir.
Kendisinin yeni sistemde “lider” olamayacağı konusundaki parti içi hesaplaşma da başlamış ancak nasıl biteceğini iyi bildiği için derin dondurucuya kaldırmıştır.
Nitekim, HDP’lilerden bile destek istedikleri, “geniş taban” endişesiyle, kendilerini protesto için gelen şehit yakınlarını bile destekçi gibi gösterdikleri o meşhur yürüyüşe, parti içi muhalefet liderlerinden kimse katılmadı.
Bu vahamete ilaveten Kılıçdaroğlu’nun FETÖ ile entegre siyaset çemberi de iyice daralmış ve Kılıçdaroğlu’nun FETÖ aşkı konusunda partide de isyanlar başlamıştır.
Ucuz yoldan 'kahraman'
Velhasıl, nereden baksanız durum pek iç açıcı değildir.
FETÖ çıkmazından kurtulup, imajı düzeltmiş bir lider olarak yoluna devam etmesi hiç de kolay görünmemektedir.
O halde Kılıçdaroğlu’nun, ucuz yoldan “kahraman” olmaktan başka çaresi yoktur.
Bu ise kısa bir süre de olsa tutuklanmakla mümkündür.
Bütün malzemeyi bitiren yerli ve yabancı yandaşları da, üzerinde tepinebilecekleri bir eylem istemektedir.
Onun için bütün ısrarlara rağmen, “Evet o görüntüleri ben verdim” diyerek, böyle bir malzemeyi ucuz harcamak istememektedir.
Böyle bir fırsat yakalayabilirse hem zevahiri kurtarır, hem de 2019’da meydanlarda bozdurup bozdurup harcayabilir.
Nitekim dün bu satırlar yazılırken, “CHP Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın’a soruşturma” haberi geldi.
Kılıçdaroğlu, Akaydın’ın ifadelerinin ne kadar problemli olduğunu bildiği halde bilinçli olarak desteklediğini söyledi.
Hatta Akaydın’ın, “Katil devlet” ifadesini daha da tırmandırarak; darbeyi önlemek için halkı meydanlara davet eden Cumhurbaşkanını “katillikle” itham etti.
Çünkü Kılıçdaroğlu, savcıların kendisi hakkında işlem yapmasını istemektedir.
Hatta birkaç saatlik bir “bilgisine başvurma” işlemi bile ilk domino taşını devirecek ve Türkiye’ye çullanmak için fırsat kollayan dış ortakları harekete geçecektir.