GAZİ MECLİS’E SELAM OLSUN: Önce, şu fotoğrafı buraya koyup, memleketin sömürgeci çizmesine teslim edildiği günlerde bağımsızlığımızın ve milli onurumuzun sembolü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni tam 100 yıl önce bugün dualarla açan dedelerimizi rahmetle analım. Unutulmaması gereken, 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan Meclis’in üyelerinin büyük bölümünün 11 Nisan 1920 günü İstanbul’daki İngiliz işgal kuvvetlerinin kapattığı Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı üyeleri olduğudur. Gazi’dir, çünkü esarete hayır diyen bir milletin istiklal harbinin ana karargahıdır. Emperyalizmin hedefindedir, 15 Temmuz’da Amerika’nın 1 Dolarlık askeri o bombayı bu nedenle attı. Şerefimizdir. Kimseye teslim etmeyiz.
· EMPERYALİZM, CIA-BND-EYP HATTINDA SALDIRI CEPHESİ KURDU…
Türkiye’nin “beka mücadelesi” 1920’lere benzer boyutta yüksek riskler taşıyor. Ülke kamuoyunun KOVİD-19 sorunuyla uğraştığı bir dönemde, Amerikan CİA, Alman BND ve Yunan EYP hattında şekillendirilen yeni saldırı planları, 15 Temmuz’da püskürttüğümüz emperyalizmin, FETÖ-PKK hattında yeniden yapılandığını işaret ediyor.
BND-EYP’nin himayelerindeki kaçak FETÖ’cü subayları, Suriye-Irak hattında PKK saflarına intikal ettirdiği (15 Temmuz’da başarısız olunca Silopi’den Kandil’e sığınan 3’ü tuğgeneral 62 FETÖ’cü subaydan söz etmiyorum, kaçak yaşayanlar) yönünde Ankara’ya ulaşan istihbarat önemlidir.
Yunan “derin devleti”nin aşırı milliyetçi kanadının sözcüsü ve -ne şaşırtıcı(!)- FETÖ’cü Nordic Monitor ile çalışan Pentapostagma’da yer alan yorumlarda sürekli TSK bünyesinde ikiye bölünme ve karargah çatışmaları senaryosunun yer alması bir tesadüf müdür, hayır.
Başkan Erdoğan’ı KOVİD-19 günlerinde bile teslim alamadığını gören emperyalizmin şantaj yüklü yeni senaryolarını bilinçli olarak sergiliyorlar.
Türkiye’nin TSK bünyesinde tespit edilmiş binlerce kripto unsur ile, 15 Temmuz sonrasında emniyet ve TSK/jandarmadan ihraç edilmiş silah eğitimli unsurlar hakkında alarmda olması gereken bir dönemden geçiyoruz.
TSK, kökü asırlara dayanan güçlü gelenek ve kurumsallaşmanın adıdır, tabii ki, tek bir mensubu üzerinden tartıya çıkarılamaz, ama, kaçak FETÖ unsurları ile Yunan derin devleti adına (MOSSAD’ın Debka’sı gibi) yayın yapan milliyetçi yayın organlarının Tümamiral Cihat Yaycı’ya saldırıda birleşmiş olmaları bir kriterdir.
Bu, özellikle Yunanistan’a yerleşmiş olan FETÖ unsurlarının Yunan istihbaratı ile açık bir işbirliği içinde olduğunun ana göstergesidir.
· S-400’LER ÜZERİNDEN SALDIRI HAZIRLIĞI VAR…
Önce Reuters ajansına “Türkiye, S-400 savunma sistemini aktif hale getirme planını erteledi” başlığıyla bir haber yaptırdılar.
Haberde, Türk yetkilisi, “Erteleme yok, çözülmesi gereken teknik gecikme var” diyordu ama kim dinler?
ABD’nin İsrail destekli Siyonist kurumlarından Washington Enstitüsü Yakın doğu Araştırmaları Merkezi Türkiye Bölüm Başkanı Soner Çağaptay, (Erdoğan İmparatorluğu, Türkiye ve Ortadoğu’da Politikası başlıklı İsrail’in haklarını koruyan kitabın sahibidir) “Koronavirüs Türkiye’nin Suriye ve Libya Politikasına Ters Etkisi Olacak” başlıklı son yazısı zaten emperyalizmin gelecekteki beklentisini ortaya koyuyordu.
Bu yazıyı, bir başka Siyonist kurum, Demokrasileri Savunma Vakfı’nın FETÖ’den aranan (CHP Bursa eski milletvekilidir de) Türkiye bölümü direktörü Aykan Erdemir’in “Erdoğan’ın Koronavirüs Tepkisi Türk Ekonomisini Yıkacak” başlıklı yazıyla değerlendirmekte yarar var.
Emperyalizm, KOVİD-19 günlerinden çökmüş, kapısına gelmiş ve yeniden kontrol altına alınmış bir Türkiye’nin beklentisindedir.
Bu stratejisin içimizdeki işbirlikçileri önce “Türkiye IMF ile anlaşmalı” kampanyasına sarıldılar, şimdi ise, “Türkiye, ekonomik istikrarı için Amerika’yı kızdırmamalı, S-400’ler askıya alınmalı” kampanyasına yüklenecekler.
IMF’DEN SONRA S-400’LER DE ÜLKEDEKİ EMPERYALİST İŞBİRLİKÇİLERİNİ TANIMA AÇISINDAN İYİ BİR KRİTERE DÖNÜŞTÜ.
· ANTİ-EMPERYALİST KUVVA DURUŞU ESASTIR…
IMF Başkanı Kristalina Georgieva, 8 Nisan’da basın toplantısı yapıldı, kendisine yöneltilen soru, “Erdoğan’ı birlikte çalışmaya ikna edebilecek misiniz?” şeklindeydi, dünya yıkılmış ama emperyalizmin yayın organları Türkiye’nin IMF’ye kapıları kapatmış olmasından rahatsızdılar.
Aynı cephenin gazetecileri, Erdoğan-Trump görüşmesinden bir gün sonra, dün, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus’a şu açıklamayı yaptırdı: Biz Türkiye’ye, S-400 konusunun CAATSA yaptırımları konusu olduğunu ve ikili ilişkileri bozduğunu en üst düzeyde bir kez daha ilettik.
Sanırım, tablo anlaşılmıştır.
Askeri saldırı alanı Irak-Suriye, sivil saldırı alanı ise EKONOMİ’dir.
Kuvvayı Milliye ruhuyla direneceğiz.Bilsinler.