Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6. Din Şûrası Kapanış Programı'nda konuştu. Söyledikleri; din, dini yaşama, Allah’ın rızasını hayatın gayesi bilme konusunda dertli, sancılı olan samimi Müslümanların yüreklerine su serpti.
Bu söylenenleri bir yazar, bir münevver, bir akademisyen de söyler, söyleniyor da. Ancak şuna dikkat etmeliyiz, aşağıdaki ifadeler Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’na ait. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yürütmenin başı olan devlet adamına ait...
Birileri, bildik zihniyeti seslendirerek, Sayın Erdoğan’ın ifadelerinden, özellikle “biz” demesinden rahatsız oldular. “Bu ülkede farklı din mensupları, ateistler, Müslümanca yaşamayan insanlar da var. Onları da kapsayacak şekilde nasıl ‘biz’ diye konuşursun” itirazında bulundular.
Bir defa Sayın Erdoğan, Diyanet mensuplarına konuşuyor.
Daha önemlisi büyük çoğunluğu Müslüman olan bir millete konuşuyor.
Üstelik de Müslümanların hayır, iyilik, yardımlaşma duygularını sömüren ABD kontrollü bir FETÖ ihaneti yaşanmışken konuşuyor.
Ayrıca toplumun bütününün, hatta insanlığın derdi, problemi olan meseleleri de ihmal etmiyor.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dedikleri:
“Modern insan, sahip olduğu onca teknolojiye karşın yalnızdır. İnsan sadece kendi fıtratına değil ailesinden çevresine, toplumundan diğer varlıklara kadar pek çok şeye yabancılaşıyor.
“Bencillik modern bireyin hem kâbusu hem de belirleyici karakteri haline dönüşüyor. Maalesef bireysellikle beraber aile, dostluk bağları daha da zayıflıyor. Aynı apartmanın çatısı altında olanların birbirlerine ne kadar yabancı olduğunu gördüğümüz bir zamanda yaşıyoruz. Bırakın apartmanı, mahalleler birbiriyle komşuydu.
“Modern çağın hastalığı denen stres yaygınlaşırken yeni sosyal problemler türerken sosyal çözülme yayılıyor. Gençler arasında ekran bağımlılığı gibi daha önce hiç duyulmamış yeni bağımlılıklar ortaya çıkıyor.
“İstikbalimizin teminatı olarak baktığımız evlatlarımız, çoğu Batı menşeli, Batılı zihin ürünü sapkın akımlar karşısında ne yazık ki savunmasız kalıyor.
“Paylaşmanın yerini bencilliğin, dayanışmanın yerini yıkıcı rekabetin, diğerkâmlığın yerini umursamazlığın, mahremin yerini teşhirciliğin, tevazuun yerini kibrin, merhametin yerini vicdansızlığın, evliliğin yerini gayrimeşru ilişkilerin aldığı zorlu, sıkıntılı, garip bir dönemin içindeyiz. Bu manzarayı hiçbirimizin bilhassa da sizler gibi sorumluluk sahiplerinin uzaktan seyretme lüksü yoktur.
“Tarih boyunca istismara konu edilmiş en kıymetli değerlerden biri de din olmuştur.
“15 Temmuz gecesi 251 insanımızı şehit eden FETÖ ile İslam dünyasını kana bulayan DEAŞ, Eş-Şebab, Boko Haram gibi terör örgütleri bunun en son örnekleridir. Bu örgütler, cihat, hilafet, dar-ül İslâm, şahadet gibi kavramları çarpıtarak genç dimağları ifsat etmişler, şer odaklarını ekmeğine yağ sürmüşlerdir.
"Siz yaralı gönüllere dokunmaz, onları tamir etmezseniz başkaları zehirli oklarıyla o kalpleri parçalayacaktır. Görevini samimiyetle yapan hocaların dolduramadığı boşluğu muhakkak Pensilvanya'daki şarlatan gibi din tüccarları kapatacaktır. İnsanlar, bilhassa gençler dini alandaki susuzluklarını İslam’ın sahih kaynaklardan gideremezse FETÖ ve DEAŞ gibi sapkınların pençesine düşecektir.
"Pensilvanya'daki olayı sıradan değerlendirmeyin. Pensilvanya'daki olay bir projedir…”