Geçtiğimiz günlerde, Hamas liderlerinden İsmail Haniyye'nin ölümüne dair taziye mesajlarına yönelik Instagram'ın kısıtlamalar getirmesi, Türkiye'de büyük tepkilere yol açtı. BTK, bu durumu ifade özgürlüğüne ve bilgiye erişim hakkına ciddi bir müdahale olarak değerlendirerek, Instagram'a erişimi geçici olarak kapatma kararı aldı.
Bu platformlar, kamusal alanda görünürlüğü artırmak, bireylerin bilgi edinme şeklini dönüştürmek ve toplumsal katılımı genişletmek gibi olumlu işlevlere sahip olmanın yanı sıra, manipülasyon ve dezenformasyonun da merkezi araçları haline geldi
Bu karar birçok yönüyle sadece Türkiye'de değil, birçok ülkede tartışma konusu olduğunu belirtmek gerekiyor. Öncelikle bu dijital platformların toplumlar ve ülkeler ile ilgili ne tür olumsuz neticeler verdiğini irdelememiz gerekiyor.
Politik Manipülasyon ve Teknolojik Ambargolar
Brexit ve Amerika Birleşik Devletleri seçimleri sırasında dijital platformların politik manipülasyon ve yönlendirme aracı olarak kullanılma biçimleri bir kez daha ortaya çıktı. Eski Facebook yöneticisi Frances Haugen'ın açıklamaları, bazı siyasi figürlerin içeriklerinin platformda öne çıkarıldığını ve bunun insanların görüşlerini etkileme potansiyeline sahip çeşitli olumsuz eylemleri içerdiğini doğruladı.
Rusya-Ukrayna Savaşı esnasında yürürlüğe konan teknolojik ambargolar ve sosyal medya platformlarının politik süreçlerdeki kullanımları, bu şirketlerin nötr olmaktan çıkıp aktif siyasi aktörlere evrildiklerinin bir göstergesi oldu.
Facebook'un Yapay Zekâ Algoritmalarının Olumsuz Kullanımı
Bir başka örnek ise ,20018 yılında Facebook'un kullandığı yapay zekâ algoritmalar belirli bir süre sonra şiddet içerikli sayfalar önermeye başlaması teknolojinin olumsuz kullanımını gözler önüne getirdi. Guardian gazetesinin bir rapora dayandırdığı haberde, Facebook Myanmar'daki darbe protestocularına karşı şiddeti teşvik eden paylaşımları platformun kötüye kullanmasını kısıtlama sözü vermesine rağmen kaldırmadı. Global Witness hak grubu, Facebook öneri algoritmasının kullanıcıları şirket politikalarını ihlal eden içeriği görüntülemeye devam ettiğini tespit etti. Ayrıca şirketin küfürlü içerik barındıran asker yanlısı sayfa önerdiğini ortaya çıkardı. Bu nedenle Myanmar'da ve Etiyopya'daki etnik çatışma da şiddetin artmasında bu platformun etkisi olduğu ortaya çıktı. Şirket yetkilileri kötüye kullanıldığını kabul ederek hatasını kabul etmişti, ancak birçok ölümden sonra.
Gazze'ye Yönelik Saldırılar ve Sosyal Medya Kısıtlamaları
Hatırlanacağı üzere, Gazze'ye yönelik saldırıların başladığı ay, Facebook ve X gibi platformlar şiddet içeren içerikleri ve nefret söylemini filtreme politikalarını uygularken, Filistin yanlısı içeriklerin de kısıtlandığı görülmüştü. Aynı şekilde bazı sosyal medya platformları, kullanıcıların profil bilgilerinde "Filistin" kelimesini kullanmalarını engellediği veya Filistin ile ilgili hashtaglerin arama sonuçlarında görünmediği yönünde şikayetler bir hayli fazla. Bir yönüyle bu platformların özgürlük ve demokrasiden ziyade kime ve neye göre siyasi bir duruş sergiliyor ve yeri geldiği zaman istemediği görüş belirtildiğinde sansür uyguladığı alenen ortada. Benzer şekilde, Meta'nın, Instagram'da Filistinli olduklarını belirten kullanıcıların profil açıklamalarına "terörist" ibaresinin eklenmesi, bir başka skandal. Buna karşın, İsrail karşıtı içeriklerin platformun Keşfet bölümünde ve kullanıcıların haber akışlarında yeterince görünmediğine dair kullanıcı şikayetleri de oldukça yaygın.
İngiltere'de Dijital Platformlar ve Yanlış Bilgilendirme
Bir başka gelişme ise geçen hafta, İngiltere'de yasa dışı bir göçmenin üç genç kızı öldürdüğü yönündeki uydurma iddialarla başladı ve tehlikeli yanlış bilgilendirmenin isyanları tetiklediğini ve ardından devam ettiğini gördük. Sıradan bir protesto gibi görünebilir, ancak bu protestoyu tırmandıran dijital platformların rolü bir hayli fazla. Öyle ki, Başbakan Keir Starmer sosyal medya şirketlerini platformlarını şiddeti körüklemek için kullanmalarına izin vermemeleri konusunda uyardı. Dijital platformlar sahte haberleri yayarak kâr elde ederken, İngiltere kaos ve korku içinde kalıyor "Şiddetli düzensizlik açıkça çevrimiçi ortamda körükleniyor: bu bir suçtur. Öyle ki, gelenekse medya kanunlarla kurallara uymak zorunda kalırken ve hatta editörler hata yapması halinde hapse girme riski taşırken, dijital platformlar sınırsız bir yetkiyi özgürlük bağlamında suistimal ediyor.