Bu kadar sol örgüt, bu kadar “çiçek çocuk”, bu kadar Maocu Kemalist, bu kadar Doğan Medya Grubu memuru...
Bir şey çıkaramadılar...
Memleketi yakıp yıktılar, beş gencin ölümüne neden oldular ama ülkeyi devrim rotasına sokamadılar. (Hasan Cemal abimiz bu “devrim rotası” lafını çok sevecektir; 70’lerde bıraktığı kavramı, “Gezi ruhu” lafıyla birleştirip, pekâlâ yeniden tedavüle sürebilir. Yakışır...)
Sol örgütler ve Doğan Medya Grubu memurları başaramadı ama Mustafa Sarıgül dostumuzun müjdelediği devrimi (Hani, “Ekim devrim ayıdır” buyurmuştu muhterem), galiba “Çarşı Grubu” yapacak...
Biraz Can Dündar lazım...
Bir ölçek Bülent Mumay...
Today’s Zaman’dan da bir miktar “omuz katkısı...”
Haa, bir de Emrah Serbes lazım... “Çık lan karşıma Tayyip, delikanlıysan karşıma çıkarsın” vecizesiyle laik ve devrimci gönüllerde taht kuran ve bir yazardan çok “bulaşık oğlan” görüntüsü veren devrimci arkadaş...
Başbakanlık ofisi basarak tecrübe kazanan Çarşı Grubu, devrimi yeşil sahalardan başlatabilir...
Nitekim, süreç başlamış, taraftar grubu ilk kıvılcımı çakmıştır.
Eskiden, yani “liberal” ağabeyimiz Hasan Cemal’in “cuntacılık” oynadığı 70’li yıllarda “kırlardan şehirlere”ciler vardı... Bunlar, “Hayır, devrim şehirlerde başlatılıp, kırlara doğru yayılmalı” diyen grupla çatışırdı. (Mühim bir fikri çatışmaydı bu...) Yeşil sahalardan başlatılacak ve inşaallah başarıya ulaşacak devrim, işin içinde “yeşillik” ve “saha” bulunduğu için, “kırlardan şehirlere”cileri haklı çıkaracaktır. Hasan abi, galiba, “şehircilerden kırlara” grubuna yakındı. “Askeri darbe yoluyla devrim” tezini savunduğuna ve Madanoğlu cuntasına servis yaptığına göre, şehircidir mutlaka.)
Devrimde kullanılacak malzemelere gelince...
Dediğim gibi, “katkı” lazım.
Hürriyet gazetesinin internet sitesine vaziyet eden zat (ismi Bülent Mumay’mış), hemen durumdan vazife çıkarır ve Beşiktaş-Galatasaray derbisinde polisin biber gazı kullandığını, bu nedenle taraftar grubunun sahaya indiğini yazar.
Today’s Zaman bu fikriyatı destekler: “Evet, polis biber gazı kullandı. Taraftar sahaya indi.”
Can Dündar boş durur mu?
Gide gide mide bulandırıcı ve tiksindirici bir varlık haline gelen Can Dündar, Gezi’de sahnelediği provokasyona level atlatır, gözümüzün içine baka baka, “Polis biber gazı kullandı. RTE’nin Ak güçleri taraftar grubuna saldırdı. Olaylar çıktı...” yazar. Bu mesaj, sosyal medya aracılığıyla “yurt sathına” yayılır. (“Oğlum kayboldu” diyemiyor. Çünkü her defasında oğlu Ankara’da ortaya çıkıyor.)
Nitekim öyle oldu...
Değerli iki gazetemizin “polis biber gazı kullandı, ortalık karıştı” haberleri ve Can Dündar’ın yalan beyanı anında dolaşıma girdi...
Fakat, ufak bir hesap hatası yaptılar...
Daha doğrusu küçük bir ayrıntıyı (aslında büyük bir ayrıntıydı) es geçtiler...
Bizi devrimin nurlu ufuklarına taşıyacak kalkışmaya “vesile” teşkil eden Beşiktaş-Galatasaray derbisini Lig TV canlı olarak yayınlıyordu ve bütün Türkiye izliyordu.
Olayların nasıl başladığını, taraftar grubunun sahaya nasıl indiğini, polisin ne yaptığını herkes “canlı olarak” gördü.
Devrim “Lig TV” engeline takıldı sizin anlayacağınız.
Hayırlısı olsun...
Önümüzde çok maç var daha...
Futbolcu jargonuyla söylersek, “Umudumuzu tüketmeyelim ve önümüzdeki maçlara bakalım...”
Hem takımımızı, hem kendimizi rezil edelim.