Ali Koç’un gelişi, bir devrim niteliği taşıyan hava getirdi ama; ilk faaliyet çabaları, pek de bu yönde bir değişim rüzgarı estirmiyor. Daha çok, açık bir kargaşa durumu var.
Durmadan ve birbiri ardına yabancı hocalarla görüşülüp yeni teknik direktör arayışında bulunulurken, “Eğer yerli hocayla çalışırsak, bu kesinlikle Aykut Kocaman olacak” diyorlardı.
Eğeri-meğeri yok; sen resmen yabancı hoca arıyorsun... Ortalıkta bir sürü isim dolaştı. Biri İstanbul’a kadar geldiği halde, hiçbiri netleşmedi.
Bunlar olurken; ortada sözleşmesi halen yürürlükte olan bir hocaya karşı, bütün bu arayışlar aşağılayıcı bir tavır değil midir? Ben pek etik bulmadım.
Neye karar verdinizse ona göre ve en baştan davranış bütünlüğü sergileseydiniz... Beraber çalışamayacağınız kararını çok geç açıkladınız. Aykut hocanın onuruyla oynandı.
Onun istifa etmesini bekleyip, tazminattan sıyırmak mı istediniz? Bunu beklediyseniz, o da kötü!
***
Önce Van Gaal geliyor sandık. İyi olur diye düşünürken, iş Cocu’ya dönüştü. Onda da bir kesinlik yok. Tercih, “Torbadan ne çıkarsa” durumuna kaldı. Arayışlar belli bir savurganlık içinde...
F.Bahçe’nin Fransız yeni Futbol Direktörü’nün tanıtımı ve imza gününde; Comolli’nin konuşmalarına, Ali Koç’un bir yığın düzeltme çabaları oldu. Kendi aralarında da tam bir uyum söz konusu değil. Garibime gitti.
***
F.Bahçe’de Devrim diye nitelediğimiz şey, bizim Devrim arabası gibi; ilk seferinde benzini koymayı unutulmuş gülünesi duruma dönüştü.
Bütün bunları anlayışla karşılayıp, ufak-tefek şeyler kabul etsek bile; “Sinek ufkaktır ama mide bulandırır” gerçeği de bir türlü aklımızdan çıkmıyor. Kafa karıştırmayın!
Şu an camia için en tehlikeli şey; Ali Koç’la gelen değişim rüzgarının, fos çıkması ihtimalidir. F.Bahçeli olmayanların bile ilgisini çeken, desteğini bulan, sempatiyle karşılanan Yeni Dalga hareketinin, dalgası geçilen bir duruma düşürülmesidir. Bütün umutlar kaybolur, beklentiler çöker, Aziz Yıldırım’ın gönderilmiş olmasının da bir anlamı kalmaz.
Ali Koç ve ekibinin pürüzsüz çalışması şart!