Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu geçenlerde ‘Tek muhatabımız Özgür Suriye Ordusu’ gibi bir şey söyledi.
Çok yanlış.
Devrim cephesinde Hür Ordu’dan başka ordu tanımadığınızı söylediğiniz vakit, bu orduya denk bir güce ve belki de fazlasına sahip olan diğer mutedil devrim ordularını -ki bunların istisnasız hepsi Türkiye’ye gönülden bağlıdır- dışlamış, kızdırmış ve küstürmüş oluyor, üstelik bu ordulara zafer yolunda bertaraf edilmesi gereken fitne muamelesi yaparak onların sizden tedşrgin olmasına yol açıyorsunuz.
Neyse ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir konuşmasında “Özgür Suriye Ordusu ve diğer ılımlı gruplar” diyerek tashih etti bu sözü.
“Diğer ılımlı gruplar”la beraber yürüme iradesi olmadan Suriye meselesini hal yoluna koyma imkanı yoktur.
Ve diğer “ılımlı gruplar”la beraber yürümek zor değildir.
Hepsini Hür Ordu çatısı altında toplamadan da olur bu.
Sözkonusu gruplar öteden beri Hür Ordu ile müşterek harekatlar yapıyorlar mı?
Yapıyorlar.
Beraber çalışma iradeleri ve tecrübeleri var mı?
Var.
Öyleyse suni bir birleşmede ısrar ederek vakit kaybetmenin alemi yok.
***
“Ya diğer ılımlı gruplar ileride IŞİD’leşirse” diye sorulabilir.
Ama “Ya Hür Ordu’daki eski Baasçı subaylar ileride Esed’leşirse?” diye de sorulabilir.
Riskleri bertaraf etmenin yolu onlarla hemhal olmaktan geçer.
İhtiyaçlarını doğru dürüst karşılamadan “Şöyle şöyle yapın” demekle olmaz tabii.
“Şu istikamette yürüdüğünüz müddetçe sonuna kadar yanınızdayız” diyeceksiniz ve ihtiyaçlarını eksiksiz karşılayacaksınız.
***
Çok önemli bir gelişme:
“Diğer ılımlı gruplar”ın önde gelenleri şu günlerde kendilerini feshedip beraberce yeni bir ordu kurmayı, bunu yaparken de Hür Ordu ile müttefik olduklarını ilan etmeyi, ayrıca, belki en önemlisi, rejim yıkıldığında halka -İslam devleti tasavvurları dahil- hiçbir şeyi zorla kabul ettirmeye kalkmayacaklarını ve hür seçimlerin sonuçlarına saygı göstereceklerini taahhüt etmeyi tartışıyorlar.
Bu yönde onlara cesaret vermek lazım.