Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri bakanlığında etkili görevlerde bulunan FETÖ’cü büyükelçi Gürcan Balık da tutuklanınca akıllarda cevaplanması gereken binlerce soru birikti.. İlki ve asıl önemlisi, 17 Aralık’tan sonra, tamamen deşifre olan bu ismin, açığa alınması, soruşturulması ve tutuklanması için tepemize bombaların yağması beklenmiş.. Bu çok acı.. Tekrar ediyorum çok acı.. BM Genel Kurul toplantıları için tertiplenen New York ziyaretinde, devlet programı dışına çıkılarak Dışişleri Bakanı’nı Pensilvanya’daki ihanet şebekesinin liderine götüren Gürcan Balık, 15 Temmuz işgal girişimine kadar Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir büyükelçisi olarak görevdeydi..
Neye rağmen?..
- Terör örgütü elebaşıyla dışişleri bakanını buluşturduğunun ortaya çıkmasına,
- Vaktin Cumhurbaşkanı Gül’ün bu ismi açıklamasına,
- Tayyip Erdoğan’ın bu adamı devlette istemediğini açıkça söylemesine rağmen....
Akıl alır gibi değil..
Şimdi Gürcan Balık tutuklanınca aklıma iki isim daha geldi..
FETÖ’nün Çankaya Köşkü imamı olarak ismi deşifre olduktan sonra, Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı’ndan el çektirilen Kemal İlter... Gürcan Balık bürokrasiden, Kemal İlter de bizzat Cumhurbaşkanlığından sorumluydu.. Hatta YAŞ kararlarını, daha Cumhurbaşkanınca onaylanmadan Pensilvanya’ya uçurduğu söylenirdi Kemal İlter’in.. Ve elbette yine, Çankaya Köşkü’nde Pensilvanya’ya çalıştığı iddia edilen basın müdürü Süleyman Kurt.. Şimdi neredeler acaba?.. Gerçek bir ayıklama için bir 15 Temmuz daha mı bekleniyor?..
Adliyede ne işiniz vardı?
Ak Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Kayseri Adliyesi’ni ziyaret etmiş üç gün önce.. Dün fotoğrafı çıktı.. ‘TBMM 0028’ plakalı aracıyla gitmiş adliyeye.. Aralarında Kayseri Ticaret Odası Başkanı Mahmut Hiçyılmaz’ın da olduğu 120 kişinin, FETÖ operasyonu kapsamında gözaltında olduğu bir dönemde iktidar partisinin tesirli bir ismi adliyeye giderse bu düpedüz bağımsız yargı üzerinde nüfuz kullanma olarak algılanacaktır.. Elitaş’ın hiç böyle bir niyeti olmasa bile... Neticede belki de Mahmut Hiçyılmaz, zaten tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılacaktı.. Bilmiyoruz.. Ama Elitaş’ın bu gereksiz ziyaretinden sonra serbest kalmasının, bu millete izah edilmesi gerekiyor.. Aynı şekilde PKK bülteni soruşturmasından tutuklu yargılanan Aslı Erdoğan için, savcıları arayan bakan için de bu sütunda çağrı yaptım.. < span class="text12">Yapmayın bunu.. Bakın açık söylüyorum, altında kalacaksınız.. FETÖ gibi PKK gibi eli kanlı işgalci terör örgütünün üyelerini kollamaya kalkarsanız, bu millet bunun hesabını çok sert sorar..
O metni kim yazdı?
Ak Parti milletvekili Aydın Ünal, Yeni Şafak’taki yazısında, bir buluşmayı hatırlatmış..
2012’deki Türkçe Olimpiyatlarını..
Orada Erdoğan’ın, “Bitsin bu hasret” çağrısını analiz ederken, bunun “bir siyasi dehanın manevrası olduğunu” ifade etmiş.. Taktiksel bir çağrı olduğunu söylemiş yani.. Oysa benim hatırladığım durum tam böyle değil.. Bana sanki Tayyip Erdoğan, aralarında bu sözün de olduğu bütün bir süreçle ilgili olarak “kandırılmışız” demişti gibi geliyor.. Yanılıyor olabilirim.. Belki de şimdi 2012’deki o sözlerin metin yazarı kimse, onun çıkıp o metni neden yazdığını söylemesi daha doğru olacaktır.. Erdoğan sıklıkla, “kandırılmışız” dedi zaten.. Şimdi millet, Erdoğan’ı ya da temsil ettiği devleti kimin kandırdığını da görmek istiyor.. Kim yazdı 2012’deki o konuşma metnini Sayın Ünal?..