Birkaç ay önce, Star TV’de ekrana gelen Maksimum Risk programında, Selçuk Yöntem, yarışmacılara DİSK’in açılımını sordu. Dört yarışmacıdan üçü D’yi görünce Devrimci yerine Devlet diye yazdı cevabın başına... Kalanını da İşçi Sendikası Kurumu diye devam etti. Biri Devrimci dedi ama o da devamını getiremedi... 1980 döneminde nüfusu 40-42 milyon olan Türkiye’de yaklaşık 2,5 milyon olan DİSK’in üye sayısı, 2012’de 580 bin civarına gerilediyse bu sonuca şaşırmamak lazım... Nedenler üzerine çok şey söylenebilir, 12 Eylül silindiri gibi haklı sayılabilecek, gerekçeler de üretilebilir. Peki acaba bu duruma dair DİSK Yönetimi’nin hiç öz eleştirisi oldu mu? Mesela en çok şikayet edilen konu taşeronlaştırmayı ele alalım... Taşeron işçiler, örgütlenseler bile DİSK’te delege olabiliyorlar mı?
***
Gelelim bu sene medyanın da çok tartıştığı ‘1 Mayıs illa Taksim’de mi kutlanmalıydı?’sorusuna... Mesela bu yıl Moskova’da 1 Mayıs’ı herkes Kızıl Meydan’da kutlamadı. Gorki Parkı’nda çeşit çeşit gruplar önceden ayralanmış saatlerde eylemlerini yaptılar. Kimi elektronik müziğin Rusya’da daha da geliştirilmesini istedi kimi toplumda yayılan ahlaksızlığı protesto etti. Yer mi önemli yoksa mesajını topluma vermek mi? Doğrusu konuşulmaya son derece aday bir soru bu...
***
1 Mayıs tartışmaları Taksim’de AVM olur mu olmaz mı sorusunu da gündeme taşıdı... Örneği yine Moskova’dan verelim o zaman... Kızıl Meydan’da, Lenin mozolesinin tam karşısında, dev bir alışveriş merkezi vardır. Eskiden Çarların hara olarak kullandıkları bu mekanda şimdi dünyanın önde gelen markalarını satan mağazalar var. Yılda 1 gün, 1 Mayıs kutlanacak diye şehrin en turistik yeri kalan 364 gün boş tutulmamış...
***
Avrupa genelinde yaşanan krizlere rağmen sendikal hareketler geri gidiyor, yeniden yapılanma süreci yaşanıyor.Türkiye’deyse sendikacılık senede 1 gün adı anılan bir halde ve başta sendikacılar kimse bundan şikayetçi olmuyor...