Yeni Hükümetimize muvaffakıyet duaları ederiz. Cumhurbaşkanımızın yeni vazifesine başlarken yaptığı konuşmasındaki metanet ve kararlılık, aynı zamanda ideal ''devlet adamı'' tipolojisini çiziyordu. İşinin ehli, çalışkan, vatan sevgisiyle dopdolu bir insandır bu...
Size böyle birisini tanıtacağım bugün... 'Hezarfen' derlermiş Eyüp Sabri Paşa'ya. 1832-1890 yılları arasında yaşamış, Abdülhamit Han zamanında yetişmiş mühim bir devlet adamı... Selanik, Osmanlı'nın en büyük eyalet olduğu vakitler Yenişehir'de dünyaya gelmiş, Rumeli'deki ilk mektebin ardından, İstanbul'daki Tersane'ye, oradan da Bahriye Mektebi'ne geçmiş kıdemli bir denizci... Mekteb-i Bahriye'de edebiyat öğretmeni, Tercüman-ı Ahval gazetesinde yazıları tefrika edilen bir muharrir, rical-i devlet'ten, sözü değerli bulunan bir devlet adamı, derviş ruhlu bir mü'min, idealist bir asker, fotoğrafçı, ressam, seyyah, tarihçi, Tırmızi'nin Şemail'ine şerh yazacak kadar ehil ve aşina hadis dünyasına, siyer-i nebi kaleme alacak kadar düşkün ve özenli Hz. Peygamber Efendimizin siretine. Coğrafi bilgilendirmeleri kadar, sosyolojik ve diplomatik raporları da çok önemli.
Yazma Eserler Başkanlığımızca, 'Mir'atü'l Haremeyn' adlı eseri yeniden yayımlandı. Aslında beş ciltlik bir eser, ikişer cildi Mekke ve Medine'yi anlatıyor son cilt 'Ceziretü'l Arab'. 19'uncu yüzyılın ikinci yarısının kaydı tutulmuş bu eserde... Arap yarımadasını, Mekke'yi, Medine'yi, Hicaz'ı, kadim tarihiyle, İslamiyet dönemiyle, mukaddesatı, hatırası, imgeleri, mekanları, değer dünyaları, coğrafi çevresi, florası, iklimi, nüfus yapısı, adet töresiyle anlatıyor... Hatta Padişah'a Medine-i Münevvere'deki Ravza-i Mutahhara'nın maketini yapıp arz ediyor, Hadimü'l Haremeyn olan Sultan'ın pek hoşuna gidiyor.
Kitabı revnaklı hale getiren unsurlardan birisi de Paşa'nın kitapta kendi eliyle derc ettiği resim, şekil ve çizimler...
Ben Paşa'nın eserini okurken, Abdülhamit Han dönemine dair 'İttihad-ı İslam' tasavvurunun kitabın ruhuna sinmiş olduğunu gördüm. Hilafet meselesinin ve ümmet kavramının, dönem aydınlarınca ne kadar önemsendiğini, sadece dini açıdan değil, siyasal anlamıyla da entelijansiyayı çok fazlasıyla etkilediğini okudum. Vatana ve Hilafete sadık, idealist bir 'devlet adamı' nasıl olur sorusu, Eyüb Sabri Paşa'nın hayat hikayesiyle cevabını buluyor.
Kitap, bir yanıyla Hükümdara sunulacak rapor mahiyetindedir de... Coğrafi ve klimatif bilgilendirmeler, halk topluluklarının mezhepleri, adetleri, kültürel mirasları hakkında antropolojik izlenimler de yer alır Paşa'nın kitabında... Sözgelimi Vahhabilerin hoyrat yapılanmaları hakkında belki de ilk resmi uyarıları kaleme alınır.
Kitaplarını borç harç imkansızlıklar içinde yayınlamaktan yakınır Eyüb Sabri Paşa. Nitekim vefat ettiğinde kitabın baskı parası henüz ödenmemiştir, kalan borcunu damadı ödeyecektir. Velud bir yazar olarak kaleme aldığı hakikatlerin 'kulak ardı' edildiğinden yakınır, sesinin makes bulmadığından dertlenir... Ben bu samimi itiraf kısımlarını tebessüm ederek okudum, "Demek ki her devirde idealistlerin kaderi böyleymiş" diyerek...
Kitabın el yazma tek orijinali İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesindeymiş. Araştırmacıların heyecanlı önsözlerini okumak ta çok zevkliydi. Sanki arkeolojik bir kazıyla gün yüzüne çıkarılmış tarihi bir esere dokunuyormuşum gibi geldi. Kitabın her sayfası kalbimi genişletti...
Yazma Eserler Başkanlığı, Süleymaniye'de bulunuyor. Prof. Muhittin Macit Beyefendiye gönül dolusu teşekkür ediyorum. Bu değerli eserler yeniden kütüphanelerimize kazandırılıyor. İnşallah bir sadeleştirme veya şerh kurulu oluşturulur da her bir eseri güncele taşıma imkanımız çoğalır...