Yeni bir partiden yeni politikalar geliştirmesi, fark yaratması beklenir, öyle değil mi?
İddia ediyorsanız; iddialı ve özgün olmalısınız!
Yoksa altında kalırsınız.
Ali Babacan gibi...
Deva Partisi Genel Başkanı önceki gün yardımcısıyla birlikte basının karşısına çıktı ve iktidara geldiklerinde sosyal güvenlik sisteminde -lütfen dikkat- "köklü" bir değişime gideceklerini ilan etti.
Acaba nedir, diye kulak kabarttım.
Duyduklarım, bildiklerimden ibaretti.
Zira Babacan'ın "tüm yurttaşlarımızı sosyal koruma ve sosyal güvenlik şemsiyesi altına alan bir sistemi hayata geçireceğiz" diye duyurdukları çoktan uygulamaya geçirilmiş politikalar.
"90 ve 360 gün içinde hayata geçireceğiz" dedikleri 2003'ten beri "hayatta".
Tıkır tıkır işliyor.
Ve o kadar çok çeşitlendi ki sosyal yardım ve hizmet kalemleri, saymakla bitmiyor: Şartlı sağlık ve eğitim yardımları, eşi vefat etmiş kadınlara nakdi yardım, muhtaç asker ailelerine yardım, öksüz yetim yardımı, asker çocuğu yardımı, evde bakım yardımı, 2022 yaşlı ve engelli yardımı, sosyal konut programı, genel sağlık sigortası prim desteği...
Üstelik hepsi tek çatı altında; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı takip ediyor. O kadar rutinleşmiş ki artık ayrı bir başlıkta haber bile olmuyor. Alt yazı bandında akıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık, Babacan'ın atağını "muhalefet büyüğüyle küçüğüyle zaten yaptığımız işleri bize öneri olarak getiriyor" paylaşımıyla "gömünce" durmadım, Bakanlık yetkililerini aradım. Tel tel netleştirdim o "şemsiye"yi.
Hadi açıp bakalım.
**
Babacan: "Sosyal yardımları ve hizmetleri sosyal güvenlik sistemi ile uyumlu hale getireceğiz".
Gerçek: Türkiye'de sosyal koruma sistemi üç ayaklı: Sosyal güvenlik, sosyal yardım ve sosyal hizmetler. Yapılan reformlarla uyum sağlandı ve "Bütünleşik Sosyal Koruma" dönemine geçildi. Böylece sosyal yardım alan aileler ihtiyaç duydukları sosyal hizmet, istihdam gibi kamu hizmetlerine yönlendiriliyor. 2020'de 130 bin çalışabilir durumdaki sosyal yardım yararlanıcısı İŞKUR'a yönlendirilmiş mesela.
Babacan: "Sosyal yardımları; hak temelli, hızlı, adil ve insanlık onurunu zedelemeyecek şekilde gerçekleştireceğiz"
Gerçek: AK Partibaşından itibaren "hak temelli" sosyal hizmet politikası güdüyor. "İnsanı merkeze aldığı" için eskinin o korkunç yardım kuyrukları tarih oldu. "İnsanlık onuru" gözetildiği için yaklaşık 2 milyon vatandaşa sosyal yardım için banka kartı verilmiş. Böylelikle istediği zaman parasını çekip istediği yerden istediği alışverişi yapabiliyor vatandaş.
Ayrıca e-Devlet entegrasyonuyla sosyal yardım ödemelerinin miktarı, günü şeffaf şekilde paylaşılıyor. Coğrafi koşullara, hava şartlarına, hastalık, yaşlılık, engellilik, pandemi gibi nedenlerle bankaya gidemeyen hak sahiplerinin ödemesini ayağına götürüyor devletimiz.
Tüm sosyal yardımların yüzde 96'sı nakdi. Sadece yakacak yardımları ve ayni yardımlar vatandaşın kapısında teslim ediliyor. Ayrıca "sosyal adalet" ilkesi gereği hiçbir siyasi, ideolojik, felsefi veya dini ayrım gözetilmiyor, tek kriter "muhtaçlık" durumu. Ve bu hizmetler "kamu hizmeti" olarak sunuluyor.
Babacan: "Farklı kurumların gerçekleştirdiği ayni ve nakdi yardımları tek çatı altında toplayacağız."
Gerçek: Zaten tek çatı altında.Mevzuat düzenleniyor, farklı kamu kurumlarınca yapılan sosyal yardımlar Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çatısı altında toplanıyor. 2020'de sosyal yardım ödemelerinin yüzde 80'i ASPB'nca yapılmış. Diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla Kızılay'ın yaptığı ödemeler Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemi üzerinden takip ediliyor.
Babacan: "Sosyal hizmet ve dayanışma vakıflarını şeffaflaştıracağız".
Gerçek: Bu vaat Deva'nın alana yabancılığının da ispatı gibi. Çünkü ülkemizde "sosyal hizmet ve dayanışma vakıfları" adıyla faaliyet gösteren kurum yok. Sosyal yardım programları 3294 sayılı Kanun kapsamında il ve ilçelerde kurulu 1003 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma (SYD) Vakfı aracılığıyla yürütülüyor. Özel Hukuk Tüzel kişiliğini haiz SYD Vakıflarının yetkili karar organı Mütevelli Heyetleri. Heyetler şeffaf ve katılımcı yapıda. Hem atanmış (vali, kaymakam, sağlık müdürleri vb.) hem seçilmiş (belediye başkanları, muhtarlar) hem de sivil üyelerden (hayırseverler ve STK temsilcileri) oluşuyor. İçişleri Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve ASPB müfettişlerince her yıl denetleniyorlar.
Deva'nın diğer vaatleri de böyle. Var yani! Cari... Uzun yazmaya yerim yok. Dileyen ASPB'nın sitesine girip aradığı bilgiye ulaşabilir.
**
Peki ama Türkiye'ye 19 yılda çağ atlatan Erdoğan'ın hükümetlerinde görev alan Babacan bu kadar gerçeği nasıl ıskaladı?
Nasıl bu kadar büyük gaf yaptı Deva Partisi?
Önerilerimiz özgün mü diye kamuoyunun önüne çıkmadan önce kontrol ettirseydiniz bari.