Temizlikten gıdaya her eve giren bir çok ürünün marka olma aşamasında önemli rol oynayan Taner Karamollaoğlu, emekli olduktan sonra küçük esnafa destek olmak üzere kolları sıvadı. Mimarı olduğu ve internet altyapısının kullanıldığı Verimli Tedarik Sistemi’yle küçük girişimcilerin maliyetlerini yüzde 20’den yüzde 3’lere düşüren Karamollaoğlu, dev perakendeciler karşısında ayakta durmalarını hedefliyor.
Taner Karamollaoğlu... Perakendeciler onu çok yakından tanıyor. O, Türk organize perakende piyasasında söz sahibi olmuş markaların doğmasında büyük pay sahibi. Bugüne kadar hiç iş aramamış, çünkü önce hep şirketlerden teklif gelmiş. Şimdi ise uluslararası perakende devleriyle rekabette zorlanan küçük esnafa destek için kolları sıvadı. Teda Global Yönetim Kurulu Başkanı Taner Karamollaoğlu, oluşturduğu Verimli Tedarik Sistemi sayesinde bakkal ve küçük marketlerin yüzde 20’leri geçen satış ve dağıtım maliyetlerini yüzde 2-3’lere çekmeyi hedefliyor. Sistemi yaklaşık 10 ay önce pilot olarak uygulamaya başladıklarını anlatan Karamollaoğlu “300’ün üzerindeki tedarikçinin 20 binin üzerindeki ürünlerini takibe aldık. Tamamını bilgisayarlı lojistik ağımıza bağladık. Çalışanlarımız sokak aralarına en uç noktalarına kadar siparişleri teslim ediyor. Bundan sonra sistemimize dahil ettiğimiz ürün gamını genişleteceğiz. Sebze meyveyi devreye alacağız. Hatta yurt dışına satış yapacağız. 2013’te hizmet verdiğimiz üye sayısını 19 bine, ciromuzu 342 milyon TL’ye çıkartmayı hedefliyoruz. Bu sistem olmasaydı bakkal kavramı 10 yıl sonra biterdi” diyen Karamollaoğlu’yla hikayesini, sistemi, hedeflerini ve perakendeyi konuştuk.
Organize perakende sektöründeki rekabet karşısında ayakta durmakta zorlanan bakkal ve yerel marketleri kurtaracak bir projenin mimarısınız. Sistemi anlatır mısınız?
Son senelerde gelişen internet ağını kullanarak, tüm tedarikçi ve satış noktalarını bir araya getiriyoruz. Müşteri adına toplu alım yaparak Verimli Tedarik Sistemi ile her bir üyenin mal alımlarını avantajlı hale getiriyoruz. Kurumsal bir çatı altında organize olmayı isteyen perakendecileri de bir araya getireceğiz. Her ilde açacağımız lojistik merkezleri ile yüzde 20’leri geçen satış ve dağıtım maliyetlerini yüzde 2-3’lere kadar indirmeyi amaçlıyoruz.
Bu iş çok geniş organizasyon gerektiriyor...
Hem üretici hem satış noktalarına katkı sağlayacak adımlar attık biz. Üreticilerle de konuştuk. Hangi malların bulunulurluğu isteniyorsa o ürünlerle ilgili bir çeşit stok kredisi sağlıyoruz. Bunu sağlarken tahsilat garantisini de bankalarla yaptığımız mutabakat sonucu sağlamış oluyoruz. Bu konuda 12 bankayla entegre olmuş durumdayız. Firmaların metrekare büyüklüklerine göre bir kart çıkartıyoruz. Cirolarına göre 30-100 bin lira arasında değişen limitler açılıyor. Bu limitler dahilinde hem stok kredilerinden yararlanıyorlar hem de ticaretlerinde masraflarında vadeli alım yapabiliyorlar. Üretici için de ürettiğini satması stoktan kurtulması gibi bir faydası var. Siparişe göre üretim... Ayrıca haftalık kampanlaları için insert yapmalarını sağlayacağız. Her detayı düşündük ve sistemi oturttuk. Bu projeye başladığımız 4 yıl oldu. 10 aydır da uygulama yapıyoruz.
Oluşumla ilgili hedefleriniz neler?
Özel markalarla desteklemek. İndirim mağazalarında uygulanan sistemin daha geniş çaplısını destek verdiğimiz noktalarda uygulayalım istiyoruz. Tabela birliği sistemini de getireceğiz. Tüketiciye de ulaşacağımız bir sistemi devreye sokacağız. Mağazlarımızı akıllı kasa sistemi getireceğiz. Binlerce ürünün etiketini yönetmek çok ciddi ve zahmetli bir iş, bu işi yapan bir sistemi devreye alacağız. Zaman içinde evlere servisi de başlatacağız. 4 yıl içinde tüm ülkeye yayılmış olmayı planlıyoruz. Bu sistem sayesinde bakkallar kurtulacak. Tahminime göre bu sistem olmasaydı 10 yıl sonra küçük girişimci ortadan kalkardı.
Bugüne kadar böyle bir sistemi oluşturmak kimsenin aklına gelmedi mi?
Bizim bu sistemimize benzeyen bir takım çalışmalar yapıldı. Ancak bu çalışmalar başarısız oldu. Şu ana kadar ülkemizdeki bakkal ve yerel marketler, bu gelişmeden etkilenmemek ve organize olabilmek için birleşme gayretlerine girmişlerdir. Ancak o dönemlerde tedarik sistemlerindeki verimsizlik, teknolojik altyapı ve iletişim ağlarındaki yetersizlik, kooperatifleşme ve yönetimdeki başarısızlık gibi sebeplerle istenilen sonuçlar alınamamış. Bizim 10 aydır aktif olduğumuz pilot bölgemiz var Gebze’de. 300’ün üzerindeki tedarikçinin 20 binin üzerindeki ürünlerini takibe aldık. Tamamını bilgisayarlı lojistik ağımıza bağladık. Sokak aralarına en uç noktalarına kadar götürüyorlar.
Kendinizi anlatır mısınız, perakendeciye destek fikri nereden doğdu?
Emekli olduğum günün akşamı BİM’den işbirliği teklifi geldi. Aziz Zapsu 20 yıl sonra Türkiye’ye dönmüş Almanya’dan. Mağazacılık konseptini çok iyi biliyor ama Türkiye’yi tanımıyor o zamanlar. Markalarla destekledik, hızlı bir büyüme sonrası alanında lider konuma geldi. İki yıl sonra BİM’den ayrılarak Ülker Grubu’na geçtim. Kurumsallaşma ve yeni kategorilere geçme döneminde orada çalışmalarım oldu. Tüketici Grup Başkanı olarak 8 yıl kadar görev yaptım orada. Satış, pazarlama, dağıtım, lojistik, bilgi işlem derken Ülker, dünya markalarını satın alan bir marka haline geldi. 2005 yılında iş hayatına bir nokta koyayım derken, perakende sektörü çok hızlı büyüdüğü bir döneme gelmiştik. Dönemin perakende devleri bile bu büyümeye ayak uyduramamaya başladı. Ya devrediyordu ya çekiliyordu. Tam bu sırada internet altyapısı çok hızlı gelişmeye başladı. Biz bunu kullanarak sektöre nasıl destek olabiliriz fikri oluştu. İyi bir yazılım yaptık en son teknolojiyi kullanarak hedefler belirledik. Mikro dağıtım verimli bir sistem kurarak indirim mağazalarının merkezi lojistik sistemlerini kullanarak yapacaktık. Yüzde 20-25’lerdeki maliyeti yüzde 3-4’lere kadar düşürdük. Bunu toplu büyük alımlarla yaptık.
Sistemin işlemesi için internet alt yapısının doğru ve eksiksiz çalışması gerekiyor. Bu işin riski yok mu?
İnternette dünya çapında bir aksama olursa o zaman çökeriz. Onun dışında bir risk taşımıyor bizim sistemimiz. Siparişi aldığımızda tahsilatı yapıyoruz, stok taşımıyoruz. Üretici sattğı rafa konacağı ürünü üretiyor. Satılmış ürünü üretmek en düşük maliyetli en verimli operasyondur. Biz bunu yapıyoruz.
Bu mikro dağıtım sisteminin size maliyeti ne oldu? Bu organizasyona dahil olmak isteyenlerin cebinden ne kadar para çıkacak?
5 milyon liralık bir maliyeti oldu bu yatırımın bize. Sisteme dahil olmak isteyen bakkal için ise eğer tedarik için geliyoırsa bir maliyeti yok. Kurumsal çatı altına girmek isterse ilk yıl bir maliyeti yok. Daha sonraki yıllarda yaptığı ciro üzerinden az bir pay alıyoruz. Tabela, dolap gibi takviyeler için de KOSGEB’in bir desteği var. İnsanların gidip de toplu tüketim mallarını gidip indirik marketlerinden alsınlar kuyruğa girsinler istemiyoruz. Aynı hizmeti biz daha ekonomik hem de kapısına götürülmesini vaadediyoruz. Ayrıca perakendecilerin yaşaması üreticinin de lehine o yüzden o alanda ciddi destek aldık.
Olası krizler sizi tedirgin etmiyor mu?
Dünyadaki kriz dibe vurdu. Bizi etkileyebilir belki ama şu an çok pozitif gidişat. Türkiye’de ekonomide sıkıntı yok ama ağır sanayideki sıkıntıların çözülmesi lazım. Uluslararası arena kolay değil. İstikrarlı gdişat bu sürece katkı sağlıyor diye düşünüyorum. Bankaların disiplin altına alımış olması çok önemli.
Sırada internet altyapısı güçlü gelişmiş ülkeler var
Sebze meyve sebze işini devreye almak gibi bir planımız var. Böylece esnafın gece yarısı hale gidip sabahlara kadar çalışmasına gerek kalmayacak. Bunu, bizim kuracağımız sistem yapacak. Yurt dışına da hizmet vereceğiz. İki yıl sonunda gelişmiş ülkelerle ilgili başlayacağız. İnternet altyapısını iyi oturmuş olan ülkeler bunlar. Geri kalmış ülkelere girmek bizim için zor, altyapı oluşursa oralara da gireriz. Teknolojiyi çok iyi kullanıyoruz. Gelişmiş ülkelerde böyle bir kanal kurulmadığı için küçük kuruluşlar otadan kayboldu. Geri kalmış ülkelerde ise internet altyapısının olmamasından dolayı uygulanamadı. Avrupa’da sadece lojistik hizmeti veren bir şirket var. Bir de Çin de benzer bir oluşum var. Bizim kurduğumuz mikro dağıtım sistemi çok önemli. ekip konusunda çok uzman kişşilerden oluşuyor. Üreticiler de destek verdiler, geçmişimiz olduğundan dolayı.
Nereye kadar gideceksiniz?
Bizim işimiz büyümeyi gerektiriyor. Lojistik merkezi sayısının 2013 yılında 13’e, 2016 yılında 48 olmasını planlıyoruz. 2012 yılı sonuna kadar yaklaşık 3 bin 500 üyeye hizmet vereceğiz. Bu rakamı, ülke geneline yayarak 2013 yılında 19 bine, 2016 yılında ise 145 bine çıkartmayı hedefliyoruz. Enflasyondan arındırılmış rakamlarla 2012 yılı ciromuzun 23 milyon TL’yi geçmesini bekliyoruz. 2013 yılı için 342 milyon TL’lik, 2016 yılı için de 10 milyar TL’lik hedefimiz var.
Eşim diş doktoru ayıp olmasın diye üniversiteye gittim
Evlenip iki çocuk sahibi olduğumda master’ımı tamamladım. Eşim dişçiydi ayıp olmasın diye üniversiteye kaydoldum. 14 yıl boyunca profesyonel voleybolcu olarak çalışmıştım. Ankara Şekerspor’da, Samsun’da oynadım. Çalışma hayatım boyunca hiç mevkime bakmadan önüme gelen her işi en iyi şekilde yapmaya çalıştım, sanıyorum başarının sırrı burada. Bugüne kadar hiç iş aramadım. Buna gerek kalmadı hep karşı taraf erken davrandı.
İlk işim Vita yağ tenekelerini toplamaktı
İş hayatına Unilever’de adım attım. Aslında voleybol oyunuyordum. Hep de orada çalıştım, bildiğimiz hepimizin evinde olan deterjan ve gıda markalarının bebeklik döneminden beri başında oldum. Her kademede çalıştım. İlk işim mal kabuldeydi.
O zaman Vita yağlarının tenekelerini toplama görevi benimdi. 1972 yılından söz ediyorum. Zamanla ciddi projelere imza attık, çok güçlü rakipler çıktı karşıma.