Onu ‘’drag icracı’’ olarak takdim ediyorlar. Kadın kıyafeti giyerek abartılı makyajla komedi-hiciv sahnesi alan kişi manasında. Ama bahsettiğimiz kişi ‘’Desmod Napoles’’, sadece 12 yaşında. Ailesi tarafından 7 yaşından bu yana kız kıyafetleri giydirilip, abartılı makyaj ve peruklarla, sosyal medya üzerinden reklam mankenliği yaptırtılan bir çocuk o. Çocuk istismarı dolayısıyla ailesine açılmış sayısız davalar olsa da, o ailesi tarafından bir kazanç kapısı olarak görülüyor. Ayrıca lgbt çocuk idolü olarak eşcinsel mesajların, gösterilerin ana aktörlerinden...
Bu kadar ağır bir yükün, toplumsal baskının ve varoluşsal karmaşanın altına sokulmuş bir çocuğu hiç düşünmez mi anne-babası? O çocuğun da akranlarıyla oyun oynamaya, arkadaşlık kurmaya, okula, çarşıya gidip sosyalleşmeye ihtiyacı yok mu? Desmond kız deseniz kız değil, erkek deseniz erkek değil, fakat rol model olarak topluma ve özellikle çocuklara örnek gösterilen bir idol. Hatta ‘’barış elçisi’’ olarak takdim ediliyor...
Peki bir çocuğun kız ya da erkek olması onu ‘’savaş elçisi’’ mi kılar?
Meselenin asıl nirengi noktası da bu zaten. Kadın ve erkek olmayı toplumun icad ettiği bir hurafe, sosyolojik dayatma, eşitsizliği körükleyen bir ön yargı olarak gören bir bakış bu. Cinsiyeti kabul etmeyen, hilkatin insanlara bağışladığı doğal cinsel kimliği yadsıyan bir bakış. Onun yerine kendi tekliflerini, Desmond gibi kadın-erkek arası modelleri ‘’cinsel yönelim’’ adı altında dayatmayla körükleyen bir bakış açısı...
Lgbt’nin eşcinsellik yürüyüşlerinde en önde yürüyen bu çocuk, topluma sorulmuş ciddi bir sorudur aslında. Yarınlarımız olan çocuklar hakkında başlayan eşcinsel yönlendirmeler, kendileri gibi düşünmeyen herkesi gericilikle, nefret suçu işlemekle, ırkçılıkla suçluyor. Halbuki arka planda başka bir şey var: Desmond üzerinden çocukların objeleştirilmesi, ticari meta haline getirilmesi mevzuu var... Tüm bu belalı işler, lgbt’nin politik söylem maskesi altında gözden kaçırılıyor. Ne yazık ki Feminist politikalar da, bugün eşcinel bakış açısı tarafından ipotek altına alınmıştır. Kadın erkek eşitliği, kadının dezavantajlı durumundan kurtulması gibi ideallerden, cinsiyetsiz toplum gibi radikal bir noktaya savrulan feminizmin de kendini gözden geçirmesi gerekiyor. Cinsiyetsiz toplum idealinin gelip dayanacağı yer, insansızlaşmadır çünkü...
Desmond Napoles öyküsünün diğer yüzünde, çocukların cinsel obje haline sürüklenmesi girdabı dönüyor. Dekolte giysilerle sürüme sunulan Desmond kimliği, çocuk bedenini her türlü bakışa maruz kılıyor. Kadın- erkek kimliklerindeki sınır kaldırıldığında, ikinci aşamada sıra, çocuk-yetişkin farklılaşmasının imha edilmesine geliyor. Sınırlar kalktıkça kalkıyor, mahremiyet yok oldukça yok oluyor ve ortam sınırsız, pervasız, utanmaz bir orji ayinine dönüşüyor. Cinsler arasındaki sınırsız geçişliliklerden, kuşaklar arası sınırsız geçişliliklere kayıyor hikaye... Ve karşımıza dünya çapında bir sürek avı çıkıyor, pis ve aşağılık bir suç çıkıyor ortaya: Çocuk ticareti. Çocukları seks kölesi olarak gören bu hain çarklar, ön yüzlerine Desmond gibi rengarenk boyanmış ‘’barış elçileri’’ni koyuyorlar.
***Hafta içi sosyal medya ‘’kayıp çocuklar’’la ilgili korkunç bir iddia üzerinden çalkanlandı. Way-fair adlı tedarikçinin yüksek fiyatlarla satmaya kalktığı halı, dolap, avize gibi ürünlerin kayıp çocuklarla aynı adlarla satışa çıkartılması feci şüphe uyandırdı. Sözgelimi 200 liralık bir halı nasıl oluyor da 600 bin liraya satılıyordu? Yoksa bu çocuk mafyasının satışa çıkarttığı bir çocuğun ilanı mıydı? Bu söylentilerle ortalık birbirine girdi... Şirket, veri girişlerindeki bir hatadan kaynaklandığını söyledi ve bu acaip satışları derhal sürümden kaldırdı. Doğrusunu isterseniz, bu alelacele kaldırış, şüpheleri dağıtacağı yerde, daha da yoğunlaştırdı... Benzeri şüpheler, Türkiye’de tanınan tedarikçi ‘’Trendyol’’ için de oluşunca, şirket aleyhine başlatılan kampanyalar eşliğinde pek çok kişi bu tedarikçiden vazgeçti...
Çocuk, Allah’ın yeryüzüne bağışladığı nadide, eşsiz, biricik bir hediyedir. Çocuk, bağıştır, lutuftur, ikramdır. Çocuk tebessümdür, göz nurudur. Çocuklarımızın heba edilmesine izin vermeyeceğiz...