Acaba Türkiye’nin hangi tutumu bu kadar azgınlaşmalarına neden oldu?
Olup bitenlere baktığımızda her şey çok net ortadadır.
Türkiye’nin bölgesinde Ermeniler ile içeride Kürtlerle başının belada olmasını isteyenler, sorunların birer birer çözülmesinden rahatsız...
Herkesle ilgilenen, ulaşabileceği tüm alana ulaşmayı hedefleyen Türkiye’yi niçin sevsinler?
İran ziyaretine Tebriz’den başlayan bir Cumhurbaşkanı ve ziyaretine muhakkak Tebriz görüşmelerini ekleyen bir Dışişleri Bakanı, Çin’e giderken Doğu Türkistan ziyaretiyle ilgili mesaj veren bir Başbakan, Suriye’deki zalimle başbaşa kalmış herkese elini uzatan ve oradaki Türkmenlerin ayakta durmasını misyon eden bir devlet mefkuresi... Acaba yıllar önce böyle bir şey var mıydı?
Yukarı Karabağ meselesini kendi meselesi olarak gündemine oturtan, Ermenistan’a her fırsatta sert çıkan, Amerikan Başkanı’na bile bu konuda söz söylemekten kendini alıkoymayan bir Türkiye hayal bile edilemezdi.
Somali’nin en zor günlerinde yanında olan Afrika’daki duruma müdahale etmek isteyen, Orta Doğu’yu savaş bataklıgından çıkartmak için kendini bile riske eden Türkiye’den neden birileri rahatsız olmasın ki?
Şimdi de Balkanları özellikle Bosna’yı karıştırma gayretleri neden acaba?
Bunun Türkiye ile bağını kuramayanlara doğrusu acımak gerek...
Ne hikmetse birer birer Türkiye ile bağı olanlara yönelik operasyon yapılmaktadır.
Türkiye güçlü bir Türkiye.. Hedeflerine tam ulaşamayan ama hedefleri olan Türkiye söz konusudur artık...
Düşünüyorum da acaba bugünkü Türkiye 90’ların başında olsaydı Orta Doğu ve Orta Asya’da şekillenme günümüzdeki gibi mi olurdu?
Acaba Azerbaycan toprağı Karabağ işgal edilebilir miydi?
Gürcistan’ın üç parçaya fiilen ayrılması mümkün müydü?
Ahıska Türkleri, Orta Asya’da zulme uğrar mıydı?
Bu sorulara verilecek çok cevaplar var ancak en kısa ve net biçimde söylüyorum: “Hayır.”
Bugün yanıbaşımızdaki İran’ın ülke içerisinde yaşayan etnik Türklere hak tanıma yoluna girme gayretlerini ifade etmesi ve
Çin’in Müslüman Uygurlara zalimce tavrına eninde sonunda son verme noktasına gelmesi, gerçekleştirmese bile bir şeylerin değiştirilmesi gerektiği kanaatine varmasının nedenini hiç düşündünüz mü?
Peki Balkanlarda derin strateji üreten Türkiye’yi, bölgede para operasyonu adıyla etkisizleştirme nedenini anlamak çok mu zor?
Hiç bir dönem bu coğrafyaların medyasında Türkiye alehinde hiçbir haber ve yorum yokken, şimdi neden herkes aslan kesildi?
Azerbaycan uyruklu bir gazetecinin Türkiye’de ikamet süresi bitene kadar kimsenin tanımadığı bir ismin durumunu, söz ve fikir özgürlüğü sorununa dönüştürdüler. Bu gazeteyi Türkiye hükumeti alehinde kullananlar, acaba hiç düşündüler mi kendi ülkesinde başbakanına bir cümle eleştirede bulunamaya bu özgürlük fedaisinin Türkiye Başbakanı’na hakaretler yağdırmasının özgürlük ve haktan yana olmakla ne alakası var?
Peki Türkiye’nin demokratik yapısını eleştirenler, acaba yabancı uyruklu bir gazeteci aynı üslubu ABD, Fransa ve Rusya’da kullanabilir mi?
Diyelim ki Türkiye’de sözde ifade özgürlüğü sorunu var, peki ifade özgürlüğü sorunlu bir ülkede, dünyanın hiç bir yerinde hükumet hatta özellikle başbakana eleştiri ve hakaret hakkı olmadığını araştırdınız mı?
Derdi Türkiye olanların derdi, şimdiki Türkiye’dir.
Hedefi olan Türkiye’yi hedefsizleştirmek ve basit mahalli siyasi oyunların içerisinde boğulmaya mahkum etmek istiyorlar. Peki bunun önüne kim geçebilecek ? Onun cevabı şudur: BÜYÜK TÜRKİYE MEFKURESİNİ HEDEF BELİRLEYEN BÜYÜK MİLLET... Derdi bu Türkiye olanların esas kabusu bu millet olacaktır...