İç savaş kışkırtıcılığı yapan Fatih Portakal’a, Cumhurbaşkanı biraz da esprili bir gönderme yaptı diye ortalığı ayağa kaldırdılar.. Kim bunlar?.. ‘Özgür basın’ severler.. Sevsinler.. Size bir sır vereyim mi?.. Bu ‘Hepimiz Portakalız’ tayfası samimiyetsiz ve iki yüzlüdür.. Bu kadar.. Onlara göre bir siyasetçinin bir gazeteciye kürsüden seslenmesi sorun değildir.. Sorun, “Erdoğan’ın” seslenmesidir.. Ve kendi mahallelerinden birine seslenmesidir.. İsterseniz sağlamasını yapın.. Mesela cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, Muharrem İnce, Beştepe’yi takip eden yazarları nasıl ağır bir dille hedef almıştı.. ‘Saray yalakası kaşar gazetecileri yanıma yaklaştırmayacağım’ dedi, hatırlıyor musunuz?.. Ya hu Yavuz Donat Demirel’in, Yalçın Doğan Mesut Yılmaz’ın, Ertuğrul Özkök Özal’ın, Mehmet Çetingüleç Ecevit’in yanından ayrılmazdı.. Fakat Erdoğan’ı takip eden yazar olunca, ‘yalaka, kaşar’… Buna bir tek sözle itiraz eden oldu mu?.. ‘Meslektaşlarımıza ayıp ettiniz Sayın İnce’ diye yazdı mı kimse?.. Hande Fırat CnnTürk’te Kılıçdaroğlu’na; ‘olmuş mu şimdi bu söz?’ diye sordu.. Kılıçdaroğlu, ‘bu bir eleştiridir, hoş görüyle yaklaşmak lazım’ dedi.. Peki.. Hadi o eleştiri olsun… Peki Kılıçdaroğlu’nun A Haber için, ‘ben senin boynuna ne takacağımı iyi biliyorum, sen vatan hainisin’ sözü de mi eleştiri?.. Böylesi ahlaksızca tehdit karşısında hangi ‘özgür basın sevici’ çıktı ortaya, ‘bu edilecek laf mı?’ diye sordu?.. Hiç… Ya partide 2 numaralı koltukta oturduğu günlerde Gürsel Tekin’in, ‘..bütün bu (hükümete yakın) gazetelere el koyacağız, patronlarını tutuklayacağız..’ sözünü ne yapacağız?!..Gazetemize el koymayı seçim vaadi olarak ilan etti adam ya hu!.. CHP’nin hakkını savunduğu, HDP’den daha çok hapishanede ziyaret ettiği Selahattin Demirtaş peki?.. Miting meydanında şu anda okumakta olduğunuz gazetemi elinde sallayarak hedef gösterdi arkadaş.. Nitekim Demirtaş’tan talimatı alan teröristler de gazetemizin yemekhanesine bomba koydu.. Hangi özgür basın sever arkadaş durdu yanımızda?.. Bırakın palavrayı, maval okumayı.. Özgür basın değil derdiniz.. Şunun şurasında bir kaç kişiyiz, birbirimizi biliriz..
Ah Be Paşam, gördün mü CHP ne demekmiş?
CHP’li Özgür Özel, ahlaksızca saydırıyor.. ‘Balyoz mağdurlarını yalnız bıraktın’ diyor.. ‘Atatürk düşmanlarını ziyaret ettin’ diyor.. ‘Seçimlere militarizmin gölgesini düşürdün’ diyor.. Saydırıyor da saydırıyor.. Yalan olduğunu bile bile.. Neden yapıyor bunu?.. Çok belli. Kendi politik kariyeri için.. Baktı ki Kılıçdaroğlu topal ördek.. Biraz çığırtkanlık yaparsa adından söz ettirirse o koltuğa oturabilir belki.. Zira genel başkanları dahil CHP’de siyaset yapan hiç kimsenin vatan, millet memleket kaygısı yoktur. Hepsinin tek bir derdi var, CHP’nin bir numaralı koltuğu.. Hulusi Akar’a diyor ki; ‘Atatürk düşmanlarını ziyaret ettin’.. PKK’lı teröristlerin cenazelerinde gözyaşı döken sıra arkadaşı da elleri patlarcasına alkışlıyor.. Çıldırmışlık hali.. ‘Balyoz mağdurları hakkını helal etmedi sana’ diyor.. FETÖ tertibiyle iş başına gelmiş bir genel başkanın partisinde!! Her eleştirilerini FETÖ tezleriyle yapan bir adam çıkmış, Balyoz mağduru bir tek askerini bir gün olsun yalnız bırakmayan Akar’a bunları söylüyor.. İnsaf, insaf.. Neyse günün birinde bu olacaktı.. Yarım asır sırtında şerefle taşıdığı üniformayı yine başka şerefli bir devlet vazifesi için çıkaran Hulusi Akar da neticede CHP’yle de tanışmış oldu… Ağzından ümitsizce dökülen ‘keşke Atatürk’ümüzün partisinde sizin gibi bir grup başkan vekili olmasaydı’ sözleri, o hayal kırıklığını çok çok iyi anlatıyordu..