PKK, Dersim milletvekili Hüseyin Aygün’ü sevdiklerine bağışladı, sağ salim olarak “serbest!” bıraktı!
Zaten kaçırıldığı andan itibaren terör örgütü, merakta kalmayalım diye “Aygün’ü gözaltına aldıklarını!” ve “hukuki ve idari işlemleri! tamamlandıktan sonra serbest” bırakılacağına dair bir açıklama yaptı. Sağolsunlar! Verdikleri sözde durdular da Hüseyin Aygün’ü salıverdiler! CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu “Sorun yok, Hüseyin Aygün mutlu” dedi...
Serbest kalması sonrasında Aygün’ün yaptığı “Dersim dağlarını özlemiştim, bir dağ yürüyüşü yaptık” açıklamasına bakınca da zaten “pek bir mesut bahtiyar” olduğu görünüyor.
***
Aygün şanslı isimlerden...
PKK eşkıyaları, başına silah dayayarak kaçırdıkları Aygün’le iki günde “sarılıp öpüşerek” vedalaşacak kadar dostluk kurmuşlar. Son derece saygılı davranmışlar!
Aygün’e “buradaki kardeşlerini unutma!” demişler... CHP’nin politikalarından oldukça memnun olduklarını söylemişler!
Görünen o ki oldukça “duygusal” sahneler yaşanmış! Bütün bu açıklamalara bakınca kendimi bir an şöylesi bir sahnenin içinde buldum: Uzunca zamandır görmediği Dersim Dağlarına gidip, kardeşleriyle iki gün boyunca “tatlı tatlı muhabbet” yapan bir Hüseyin Aygün....
Hüseyin Aygün PKK’ya “örgüt” der “terör örgütü” demez, kendisini dağa kaldıranlara “gerilla-genç kardeşlerim” der de “terörist” demez. Bunlar ayrı meseleler...
Zaten o eşkıyalar da “ne kadar savaş istemediklerini” dile getirmek için mesaj vermek üzere Aygün’ü misafir etmişler!
Fakat şimdi medyadaki bazı paralel kişilikler de, Aygün’ün getirdiği mesajlar üzerinden hükümete karşı “barışçıl PKK” konuşmaları yapacaklar, yazıları döşeneceklerdir.
Kimileri AK Parti’ye düşmanlıktan yapıyor bunu, kimileri de yıllardır içlerinde ukde olarak duran yarım kalmış devrimci duygularını tatminden dolayı PKK’yı savunuyor ve PKK severlik yapıyorlar.
***
Hüseyin Aygün şanslı ve daha ilk günden zaten “kılına zarar gelmeden” serbest bırakılacağını duyurdular.
Peki ya, bir yıldır hiç açıklama gereği dahi duymadıkları, sağ olup olmadığından dahi haberimizin olmadığı, 8’i kamu görevlisi, 6’sı asker, 1 polis ve kaymakam adayı olan Kenan Erenoğlu’nun da aralarında bulunduğu 145 kişiye ne demeli? Onların mesajını alamamış mı Sayın Aygün?
AK Parti ilçe başkanları kaçırılıyor ve döndükleri zaman bir anda kendilerini BDP’li olarak hissediyorlar ve AK Parti içerisindeki yanlışlardan bahsetmeye başlıyorlar, bülbül gibi... Aygün’ün kaçırılması da böyle!
Bakın dün Aygün, “PKK, siyasi figürlere baskı uyguluyor” “PKK silah bırakmadan, akan kan durmadan barış gelmez”, “Seçim dönemini BDP’nin terörü ile geçirdik. PKK’lar, köylere indi, halkı tehdit ettiler, bu sandıklardan BDP’nin bağımsız adayına oy çıkacak diye”, “Türkiye’de aydınlar PKK’nın kuyruğuna takılmışlar”, “BDP herkes adına konuşamaz, Kürtler ayrılmak istemiyor”... diyordu.
PKK’ya yönelik ciddi eleştirileri vardı. Dersim’de sevilen sayılan bir isim olan Aygün’ün bu eleştirileri PKK’yı “oy kaybettirecek” kadar rahatsız ediyordu. Ve PKK, Aygün’ü “özlediği Dersim dağlarında misafir etti”. Aygün PKK’nın kaçırdığı ilk milletvekili olabilir ancak ne kaçırılan ilk isim ne de sonuncusu olacak... Ben Aygün’ün açıklamalarından aslında ne demek istediğini çok iyi anlıyorum.
Bölgede dağa kaçırılan AK Partili ilçe başkanları nasıl döndüklerinde bir anda başlarına bir sihirli değnek değmişçesine kendilerini BDP’li hissediyorlarsa, Aygün’ün de yüzündeki gülümsemesiyle birlikte anlattıklarını bu çerçevede anlıyorum.
PKK, CHP’nin politikalarından memnun olabilir, ancak Hüseyin Aygün PKK’yı da, CHP’yi de eleştirmekten çekinmeyen vicdanlı bir isim. Gün gelecek neler olup bittiğini ayrıntısıyla anlatacaktır.
Yoksa, neresini çevirirseniz çevirin, hiçbir tarafından tutulamayacak derecede anlamsız bir vaka ile karşı karşıyayız! Gerçekte Aygün’ü kimin kaçırdığına kadar!..