Şimdiki genel başkanı Dersim’li olan CHP için bu konu iki ucu keskin kılıç gibi... Bir yandan Atatürk’ün ve diğer kurucu babaların hatırasını korumak ve bu arada parti içindeki “ulusalcı” duyarlılığı yönetmek gerekiyor... Öbür yanda ise kendilerine yöneltilen suçlamalara ve partinin geçmişiyle yüzleşme çağrılarına cevap vermek icap ediyor.
CHP lideri Kılıçdaroğlu bu zorluğu aşmanın yolu olarak meseleyi mümkün olduğunca konuşmamayı, sessiz kalarak geçiştirmeyi tercih etmiş görünüyor. Mantıklı bir tercih... Ne var ki Türkiye’deki gündemi belirlemek CHP yönetiminin elinde olan bir husus değil. Bu yüzden özellikle iktidar partisi şu ya da bu vesileyle bu konuyu gündeme getirdikçe her defasında Kılıçdaroğlu’nun rahatının kaçacağı muhakkak.
Bunlar konunun güncel siyasetle ilgili boyutu... Ancak güncel siyasi tutumlar belirlenirken tarihî ve sosyal gerçeklerin de titizlikle değerlendirilmesinde fayda var. Bugünlerde Dersim konusu, hadisenin yıldönümü ve CHP’deki tartışma dışında, bir de hükümetin “Alevi Açılımı” kapsamında gündemde... Bu kapsamda Tunceli ilinin adının yeniden Dersim yapılması gibi jestleri de içeren bazı adımlar atılacağı söyleniyor. Başbakan Davutoğlu, Hacıbektaş’ta Alevilere hitaben yaptığı konuşmada Dersim’i “Modern Kerbela” olarak tanımlıyor...
Alevi Açılımı hem toplumsal hem de politik bakımdan bir an evvel gerçekleştirilmesi gereken bir ihtiyaç. Davutoğlu’nun hem Türkiye’nin sosyolojik realitelerine hâkimiyeti, hem yakın tarihin trajik hadiselerine sebep sonuç ilişkileri bağlamında vukûfiyeti, hem de muhataplarına gönül dilinden hitap edebilme özelliği bu meselenin çözülebilmesi yolunda bir şans.
Gelgelelim Dersim aslında Alevi probleminin sembolleştiği bir adres sayılmaz. Dersimlilerin çoğunlukla Alevi oldukları doğru ama 1937’deki Dersim Hadisesi bugün daha ziyade Siyasi Kürt Hareketinin hissiyat dünyasında önem taşıyor. Türkmen Alevilerinin büyük çoğunluğu için ise Dersim Hadisesi o kadar fazla bir anlam ifade etmiyor; en azından bir tür “Modern Kerbela” anlamına gelmiyor.
Aslına bakarsanız Dersim’deki katliamın Alevileri hedef almış olduğu iddiası da pek makul değil. Daha ziyade Sünni çoğunluğun din anlayışıyla meselesi olan tek parti yönetiminin Alevileri sindirmeyi, hatta tasfiye etmeyi amaçladığını söylemek için inandırıcı bir sebep yok. Maksat Alevileri kırmak olsaydı işe Dersim’den başlanması da mantıklı olmazdı zaten.
Haddizatında Tunceli’nin Kürt Alevilerinin Türkiye’deki diğer Alevi topluluklarıyla pek fazla ilgileri de yok. Bir misal... 1969 seçiminde Birlik Partisi adayları Amasya’da yüzde 20.7, Tokat’ta yüzde 16.2, Erzincan’da yüzde 15.6, Çorum’da yüzde 14.5, Malatya’da yüzde 6.8 ve Sivas’ta yüzde 6.2 oranında oy almıştı. Türkiye’deki Alevilerin siyasi temsilcisi olan Birlik Partisi, nüfusunun tamamına yakını Alevi olan Tunceli’de ise ancak yüzde 6 oranında oy alabildi. Bu tablo Tunceli Alevilerinin Türkiye’deki geniş Alevi topluluklarıyla ilişkilerinin hangi seviyede olduğunu da gösteriyor. Onun için Alevilerin çoğunluğunun Dersim konusunda hassasiyet sahibi olmayışları da anlaşılabilir bir durum.
Dersim’deki katliamın Alevileri hedef aldığı iddiası makul değil demiştik... Ama diğer yandan tek parti yönetiminin Kürtleri ezmek amacıyla bu katliamı gerçekleştirdiğini iddia etmek de aynı şekilde mantıktan uzak. Çünkü Dersim nüfusu çoğunlukla Kürt (Zaza) olmasına rağmen Kürtleri temsil niteliği de taşımıyor. Özellikle dinî-kültürel bakımdan Anadolu’daki diğer Kürt topluluklarıyla ortak özellikleri az.
Bir misal daha... 1916’da, yani tam da Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusya’nın ve bazı Ermeni örgütlerinin teşvikiyle Dersim havalisinde (bugünkü Tunceli, Erzincan, Elazığ, Bingöl...) bağımsız bir devlet kurmak amacıyla Osmanlı’ya karşı ayaklanmış olan Seyit Rıza, Cumhuriyetten sonraki en büyük Kürt ayaklanması olan 1925’teki Şeyh Said İsyanına ise katılmamayı tercih etmişti.
Yine de Dersim Kürtlerinin başından beri Siyasi Kürt Hareketi içinde daima önemli bir yeri oldu. Kürt örgütlerinin çoğunda etkili konumlarda oldular. Özellikle PKK içindeki Tunceli kanadının ağırlığı bilinen bir husus. Dolayısıyla bütün Kürtler için olmasa da Siyasi Kürt Hareketi için Dersim bir sembol değeri taşıyor. Hiç değilse Aleviler için taşıdığından daha fazla...