Henüz gerekçeli kararı bilmiyoruz... Ama CHP’nin başvurusu üzerine ‘’dershaneler’’e ilişkin yasa iptal edildi. Oysa aynı CHP, 2013’e kadar Fethullah Gülen grubuna ait okullar ve dershaneler gibi eğitim faaliyetlerini ülke emniyeti için tehlike addediyordu.
Gerçi CHP, rejimle akran ve derin devlete has statükocu reflekslerin partisi olarak geldi bugünlere. Düşünsel anlamda bütünlüklü bir yapıdır da denemez, ulusalcı kemalistler bir yanda ulusalcı kürtler diğer yanda, karşıt kimlikçi tezler arasında bocalayan çok parçalı ve kararsızlıklarla dolu bir yapı bu.
CHP’nin 4 mart 2005’te Meclise verdiği soru önergesinde yurt içindeki ve yurt dışındaki okullaşmaya dikkat çekiliyor. Aynı önergede, ‘’Fethullah Gülen Tarikatı’’ olarak söz edilen yapının, ‘’militanlar yetiştirip devlette kadrolaştığı’’ vurgulanıyor. Mezkur soru önergesinin altında Kemal Kılıçdaroğlu da dahil, 72 CHPlinin imzası var.
Peki ne oldu? 2005’ten 2013’te ne değişti de CHP daha evvel militan dediği kesimlerin dershane arayışına mihmandar oldu? Ne oldu da fikrini değiştirip 2013’e kadar ülke adına tehdit gördüğü bir yapılanmanın yanında yer alıyor şimdi?
Bu konuda 17/25 Aralık, tarihi bir dönüm noktası olsa gerek. Zira darbecilik tarihimizde ‘’Yargı Darbesi’’ tarzıyla isimlenecek yeni bir usulün icat edildiği günlerden geçiyorduk. CHP için, AKParti karşıtlığı içerdiği sürece gayet elverişli olan bu darbe operasyonu sahiplenildi. Zaten CHP, Türkiye’de saheye konmuş hemen her darbenin yardımcı figürü veya fer’i iştirakçisi konumunda olduğu için... Cemaat tarafından organize edilmiş 17/25 Aralık darbe girişimlerini kendisine verilmiş uygun bir pas olarak gördü... O güne kadarki cemaat aleyhtarı söz ve girişimlerini derhal unutarak, darbe dinamosuna eklemlendi...
***
Anayasa Mahkemesi kararından sonra, ‘’hangi AkParti/CHP koalisyonu’’ sorusu önemlidir. Sadece CHP üzerinden de değil. Şayet bir koalisyon olacaksa, bunu hangi AkParti’nin kabul edeceği sorusu da mühimdir bence...
“Beştepe pazarlığın içinde değil, Cumhurbaşkanlığını tartıştırmayız’’ gibi cümlelerle bir anlamda kendi kırmızı çizgilerini ifade etmiş AKParti mi... Yoksa 17/25 Aralık darbe girişiminin yok etmeye azmettiği Tayyip Erdoğan’a karşı çatıdan bloklaşmaya her yolu denemiş, her şekle girmiş, dün hain ilan ettikleriyle bugün sarmaş dolaş olmuş CHP ile, ‘’en nezaketli koalisyon görüşmesi’’ni yapmış AkParti mi...
Hangi AKParti...
Kavganın çıkıp yolların ayrıldığı ilk yer, mit tırlarının durdurulması veya yargıdaki yapılanma değildi, çok daha naif bir noktadan patlak verdi iş, başlangıç ‘’dershaneler’’di...
Uluslararası boyuttaki Türkiye ve Erdoğan karşıtı fotoğraf aydınlandıkça, Türkiye’yi şeytanlaştırma lobiciliği ortaya çıktıkça, emniyet ve yargıdaki vesayet çeteleşmesine bu kadar açık bir medya desteğiyle sahip çıkıldıkça... Dershaneler, naif bir mevzu olmaktan çıktı, korkutucu masonik bir yapılaşmanın flu bağlaçlarından sadece birisi haline geldi ne yazık ki...
Cemaate iyiniyetle bakan binlerce insan bu yapıdan hızla uzaklaştı...
Peki AKParti, Hükümet/Cemaat tartışmasında start düğmesi konumundaki dershane tartışmalarını son Anayasa Mahkemesi kararıyla yeniden AKParti’nin başına dolayan CHP ile ne görüştü ne görüşecek?
Şayet CHP ile koalisyon yapılırsa... Erdoğan karşıtı bu anonim şirkete, AkParti nasıl yazılacak?
***
Anayasa Mahkemesi’nin ‘’dershaneler’’ kararı, AKParti/CHP koalisyonunu suya düşerecek çapta mühimdir kanımca... Aksi, AkParti’nin kendi içindeki samimiyet sınavıdır.