Madem bugün seçim yasakları var, biraz başka şeylerden bahsedelim.
Mesleğimizden mesela. Gazetecilikten... “Basının tarafsızlığı” ilkesinden başlayalım.
Öncelikle şu noktanın altını çizelim. Fikirlerinizle bir iş yapıyorsanız, tarafsızlık diye bir şey yoktur. İlla ki tarafsınızdır. Gönlünüzden, zihninizden, bilinciniz ve inançlarınızdan bağımsız düşünemezsiniz ki... Yazdıklarınız, anlattıklarınız tam da yüreğinizin içinden olmazsa, bir anlamı olmaz ki.
Bir de inançlarını, doğrularını kendi kişisel çıkarları uğruna satanlar var. Bir süre sonra da doğrusu kalmayanlar.
Hele bir tipoloji var ki, Türk basın tarihinin yüzkarası bir profil.
Aslında gazeteci de denmez. Ömrünün bir anında bile bir haberi yerinde takip edip, bir analiz yapmayıp, onun yerine aklın alması zor, inanılması imkansız balonlarla gazetecilik mesleğinin yüzkarası olan isimlerden. Elinde fotoğraf makinesi, haber izlememiş. Haber kaynaklarına ulaşmak için ter dökmemiş.
Mesleği yıllarla değil, önüne açılan yollarla ilerlemiş.
“Derili” iftiralarla sütun dolduranlar. Bu profilleri büyütenlerde de vebal var elbette. Onları geçer akçe haline getiren ve yazdıkları, anlattıkları safsataları habercilik çerçevesinde sunanlar da bu suça ortak. “Mini uçak” fotoğraflarıyla yeni kapı arayanlar, gazeteciliği ayağa düşürenler. Tek bir nesnel argümana bakmadan, kendi kişisel kaprisleri doğrultusunda tercih yapanların tek dertlerinin siyaset dışı, ülkenin geleceği dışı hesaplar olduğunu bilin lütfen.
Tek kelimeyle yazıklar olsun.